2005 yılında Saklıkent'te kayak yaparken arkadan gelen bir çocuğun çarpması sonucunda feci şekilde düştüm. Kayak ayağımdan çıkmadı, kara saplandı, dizim döndü, canım çok yandı ve apar topar Ankara'ya döndüm. Doktora gittiğimde önçapraz bağın çok inceldiğini hatta fonksiyonunu yitirdiğini ve ameliyat olmamın en iyisi olacağını söyledi. Ama ameliyat sonrası çok ciddi bakım gerektiği ve bunu göze alamadığım için ameliyat olmadım. Yine de o dönemlerde aklıma her geldiğinde Reiki tuttum ve elimden geldiğince dikkat ettim, yoğun bir şekilde spora gidip üst kasları güçlendirdim ve bir şekilde olayı kendimce hallettim. Hatta sonraki kış biraz zorlansam da tekrar kayak bile yapabildim.
Bu yaz tam artık dizimin sorun olmaktan çıktığını düşündüğüm bir gün düz yolda yürürken nasıl olduğunu anlamadan yine aynı dizim döndü ve ben yere çakıldım. Hatta bir süre yerden kalkamadım, o kadar canım yandı ki bayılma noktasına geldim. Neyse ki olay şirketimin önünde olduğu için aşağıdakiler hemen yardıma koştular, arabama beni nerdeyse kucakta taşıdılar. Aynı şekilde dizim şişti, morardı, günlerce ağrıdı... doktorun ne diyeceğini iyi bildiğimden gitmemek için bayağı inat ettim hatta. Ama sonunda baktım olacak gibi değil belki daha insaflı çıkar diye bu kez farklı bir ortopediste gittim. Tabii bu arada benden çok annem sıkı bir şekilde reiki vermeye devam etti dizime. Çünkü karışık bir dönem geçiriyordum ve Reikiye de fazla bir inancım kalmamıştı o dönemde. Hastaneye gidip MR çektirdiğimde doktor değişmiş olsa da söylediği şey aynıydı. Bu kez o ince bağ da gitmiş ön çapraz bağımı tamamen kopartmıştım, hatta üzerine bir de minüsküsümü ucundan yırtmıştım. Yani ilkinden daha başarılı bir çalışmaydı ve belki normal hayatta idare edebilirdim ama bazı sporlar ve özellikle kayak kesinlikle yasaktı. Durum gerçekten bu kez daha vahim göründüğü için herşeyi göze alıp ameliyat olmaya karar verdim. Tam o günlerde Brajabanita'yla tanıştım.. canım Reiki hocaaam :) ve ilk kez o bana duymak istediğim ama bir türlü doktorlardan duyamadığım şeyi söyledi, "ameliyat olmak zorunda değilsin, kendin halledebilirsin, ayrıca aynı olayı 2. kez yaşaman -hem de düz yolda yürürken- kesinlikle bir tesadüf ya da şanssızlık değil". Sanırım haklıydı. Dediğim gibi karmaşık ve bana göre oldukça zor bir dönem geçiriyordum ve değişime bir türlü ayak uyduramıyordum. Brajabanita benden öncelikle direnmeyi kesmemi istedi, herşeyi, herkesi (kendim de dahil olmak üzere) özgür bırakmamı ve direndiğim sürece istediğim kadar çok ameliyat olayım aynı olayı tekrar tekrar yaşayacağımı.. vee bu arada sık sık onaylama yapıp dizime hergün reiki tutmamı. Doktorun acımasız önerisinden kulağa daha hoş geldiği için hemen Brajabanita'nın söylediklerini yapmaya karar verdim. Sonuçta kaybecedek birşey yoktu ve dediği gibi belki de dizim sadece bana uyarı sinyali yolluyordu, direnmeyi kes, akışa bırak, düşüncelerini değiştir şeklinde.
Sonraki 2 ay sürekli Reiki yaptım, elimden geldiğince yaşadığım herşeyi akışına bıraktım ve düzenli olarak spora gidip hocalarımın denetiminde kendime fizik tedavi uyguladım. Daha sonra aldığım referanslarla Ankara Universitesinin spor hekimliğindeki bölüm başkanı Prof. Dr. Emin Ergen'e gittim, yani tam işin uzmanına. Kendisi eski Milli Takım doktoruymuş ve bana en son ameliyat diyecek kişiymiş. Ortopedi sorunları olanlara kesinlikle tavsiye ederim. Tedavi anı ise gerçekten komikti. Emin hoca önce klasik ortopedi taktikleriyle dizimi inceledi. Çekti, büktü, oturttu, zıplattı, belli yerlere basıp acı var mı diye sordu ve ben herşeyi çok rahat birşekilde yaptığım gibi en ufak bir ağrı da duymadım. "Herşey normal görünüyor, son derece sağlıklı bir dizin var, gayet sağlam tutuyor" dediğinde ise gerçekten çok şaşırdım. Hatta anlattığım hikayeyi biraz fazla abarttığımı düşündüğünü gösteren bir gülümseyiş vardı yüzünde. Ama daha sonra 1 ay önce çekilmiş MR ve filmlerime baktığında şaşırma sırası sevgili doktorumdaydı. "Yani" dedi "ne iş anlamadım, MR'a göre şu anda topallıyor olman lazımdı ama dizin görünüşte benimkinden daha sağlam". Bundan cesaret alarak kilit soruyu sordum, "peki kayak yapabilecek miyim hocam??" Cevap tam da hayalimdeki gibiydi "Valla gördüğüm kadarıyla sorun yok, her ne yaptıysan iyi yapmışsın, aynısını yapmaya devam et, sporu hiç bırakma vee evet kayak yapabilirsin ama kendini fazla yormadan ve kahramanlık taslamadan." İşi sağlama almak için de bir dizlik takmamı söyledi. Bu arada hala yan gözle yanında asılı duran filme bakıyordu o yüzden de çıkarken uyarmadan edemedi en ufak bir sorun olursa ya da acı hiç gecikmeden hemen gel MR'da gördüklerim pek hoşuma gitmedi :)
Brajabanita'ya göre olayın sebebini bulup o farkındalığa ulaştığım için artık aynı şeyle karşılaşmam pek mümkün değil. Bu arada hikayenin en keyifli bölümü ise bu kış kayak açılışını yaptım, hem de 3 kez ve gerçekten de dizim bana hiç ihanet etmedi, herşey süperdi.
Bu olaydan sonra bir kez daha anladım ki çözümler içimizde başlıyor, hastalıklar aslında bedenimizin bize gönderdiği uyarı sinyalleri. "Biran önce kafanı düzelt yoksa daha sert uyarmak zorunda kalacağım" tarzında. İki alternatif var ya ondan nefret edip, korkmak yerine sevgiyle ele alıp hastalığın sebebine ineceğiz...ya da direnip aynı hastalığı farklı şekillerde tekrar tekrar hatta daha sert şekilde yeniden yaşayacağız.
Ben ilkini seçtim.. gerçi ilerde ne olur bilemem.. ara ara iniş çıkışlar yaşadığım, anlamsız triplere girdiğim için "ben bu olayı çözdüm artık başıma hiç birşey gelmez diyemiyorum"... sanırım olumsuz düşüncelere karşı hep tetikte olmak kendini hiç bırakmamak gerekiyor. Brajabanita'nın dediği gibi herşeye herkese hep sevgiyle yaklaşmak... ama o her zaman olmuyor işte :)) neyse bu da insan olmanın güzel tarafı :))
Son olarak Reikiyle, Brajabanita ve Zeyneple ve sizlerle tanıştığım için çok memnunum... Umarım hayat herzaman bizlerin istediği gibi olur...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder