Sene 2003, ilk kitabım “Bu Spiritüalizm Ne Ola ki?” yayınlanmış, Esquire ve Cosmopolitan dergilerinde yazmaya başlamış, yazılarım internetteki zincir postalarda dolaşır hale gelmişti. Gelen övgü maillerine her ne kadar alçakgönüllü yanıtlar vermeye çalışsam da, aslında üzerinde oturduğum sevgili popom yerden 1 metre 75 santim kadar havada geziyordu. Öyle ki, yeni yazdığım bir yazıyı, e-posta grubuna gönderirken altına “Bu bir ‘Sonsuz’ yazısıdır.” ifadesini eklemiştim. Vay be, olaya bak sen! “Olmuş”tum artık ben ve artık bu ifadeyi kullanabilirdim. Adım bir markaydı ve kendimi “diğerlerinden” farklı konumlandırabilirdim. Artık tepe noktasındaydım…
Çok sevgili bir hocam, hayatında hiçbir zaman not kabilinden 100 vermediğini ve vermeyeceğini de şöyle söylemişti bana: “Çünkü 100 tamamen bittiğini gösterir gelişimin, son noktasına ulaşıldığının ifadesidir ve ben, kimsenin gelişimine bitti diyemem.” Bazılarına çok anlamsız gelebilir bu düşünce, ama beni çok etkilemişti ki hayatımdaki düsturlarımın başına yerleşmişti. Yine aynı sevgili hocamın yardımıyla fakültemde “Kulis” adında bir dergi çıkartmış ve derginin üzerine de “Şahsına münasır derginin ilk ve son sayısı” yazmıştım. Bir gün başka bir sevgili hocam, bana neden böyle yazdığımı sordu: Hocam, daha iyisini yapabileceğime inanmıyorum, o yüzden tek sayı çıkartacağım yanıtını verdim. O hocamın sözleri bana büyük bir ders oldu: “Evet, çok güzel bir dergi yapmışsın, çitayı da yukarı koymuşsun, ama daha da iyisini yapabileceğini göreceksin.” Kulis’in sonraki her sayısında ve daha sonra da yaptığım tüm işlerde, o hocamın sözleri aklıma geldi. Her seferinde de daha iyisini yapmayı başarmıştım.
Durdurun Şu Evreni, Ben Oldum!
Aslında aynı durum yaşadığımız evren için de geçerli. Aklımızın alamayacağı büyüklükteki evrenimiz, onca büyüklüğüne rağmen sürekli genişliyor. Keza benim için önemli bir referans olan “Tanrı ile Sohbet” kitaplarında da varoluşun sürekli gelişip ilerleyen ve sonu olmayan bir deneyim olduğundan bahsediliyor. Şimdi her şey böyle sürekli gelişir ve ilerlerken, birilerinin çıkıp da “Ben oldum!” deyip kendince bayrağını dikmesi bana komik geliyor. Aslında bu durum “kendini tanıma yolu”ndaki en sıkı tuzaklardan birisi de aynı zamanda. Biraz hitabet, biraz marifet, bazen de keramet gösterince etrafınıza insanları ve övgüleri toplarsınız ve kısa zaman sonra da etrafına toplanılan bu kişiler kendilerini “farklı” hissetmeye başlarlar. Onlar artık “olmuş”lardır ve “diğerleri”ni kurtarmaya hazırlardır. Bu tuzağa düşmemek de çok zordur hani, pozitif egoyu ayırt edebilmek negatife oranla daha geniş farkındalık gerektirir ve bu ego, insana haz verdiğinden bağımlılık yapıcıdır. Birçok “usta” adayının “yol”a devam edemediği nokta işte burasıdır. “Şeytan”, kendisinin “basit” tuzaklarından yırtanlar için, beyaz tüller içinde enfes bir kahve açmıştır ve gülümseyen bir kahve sahibi edasıyla, yoldan geçenlere “ooo, çok yorulmuşsun belli, gel biraz soluklan da hikayeni anlatıver gari, bak burada seni dinlemek isteyecek kişiler de var” deyip sizi içeri çeker. Siz orada maceranızı anlatırken, benliğinizi okşar da okşar. Eh çevredeki masalardan da bir sürü kişi başınıza birikiverip, sizi alkışlayınca oradan kalkasınız gelmez ve çöktüğünüz yerde kalıverirsiniz. Ama” yol” orada halen sizi bekliyordur ve tabii “yol”un üzerinde de bir nev’i “gelişim test uzmanı” olan “Şeytan”ın daha nice oyunları da… Ama daha zekice, ama daha zorlu, ama daha geliştirici… Her birinden geçebilmek için, hadi bana müsaade demesini bilmek ve akıldan hiçbir zaman bu sınavda 100’ün alınamadığını çıkartmamak gerek…
Hadi Len, Olmuşmuş!
Başta belirttiğim yazıyı tam, e-posta grubuna yollamak üzereyken “Yahu Hasan, sen ne yapıyorsun, çıkart o ifadeyi” sesi geldi içimden ve zorlu da olsa ona uydum. O sese çok teşekkür ettim sonrasında. Aradan yıllar geçti ve şimdi altına o ifadeyi atmayı düşündüğüm yazıya bakıyorum da, ne kadar amatör geliyor anlatamam. Hatta bırakın o seneleri, bundan 2-3 sene önce, yine Akşam’ın Brunch ekine yazdığım yazıları bile beğenmiyorum artık. Muhtemelen bundan birkaç sene sonra da bu yazılarıma bakıp, hafif kaş kaldıracağım.
“İnsan ne oldum değil, ne olacağım demeli” demiş atalarımız, ama biz bu lafı nedense “Hani birader, bir elin yağda, diğeri baldaydı; n’oldu şimdi nasıl sürünüyorsun bak, çekersin böyle işte!” mealinde değerlendiriyoruz. Halbuki bu söz aslında büyük bir ruhsal gelişim bilgisini de içeriyor: “Yol” hiç bitmiyor ve bitmeyecek, sen hiçbir zaman “oldum” deyip de yaşamını duraksatma, sürekli daha neler “olabileceğim” diye düşünerek yolculuğuna devam et…
Bu bir “Sonsuz” yazısıdır… “Sonsuz”un, sonsuz yolculuğunda yazdığı ve yazacağı binlerce yazıdan sadece bir tanesi… İçinizde ona ulaşamayacağınızı bilerek, hep 100’ün peşinde ilerlemeniz dileğiyle…
kaynak
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Etiketler
acı
affetme
Affetmek
aile
akıl
Alglamada
Anlatm
Aramak
ARINMA
Aroma
Astroloji
Astrolojik
Aynalar
Bahar
başkaları
Bayram
beden
Beden dili
Bedensiz
BEREKET
beyin
Beyinde
Beyni
Beynin
Beyniniz
bilgi
bilim
bilimsel
bilinci
Bilincine
bilinçaltı
Bilmek
birey
Bitkisel
bolluk
BOLUK
Burak
cümle
çekim
dalga
damla
Davet
Deerlerimizin
degerli
Deniz
Depresyonun
DERSLER
Detoks
Dikkat
Dilek
Disgrafi
Disleksi
düşünce
Egoist
egzersiz
EGZERSZ
ekmek
eleştiri. öfke
emsimizi
enerji
Enerjilerinin
Epifiz
Eruhunuzu
evlilik
evren
fayda
FAYDALANMAK
FAYDALARI
Felsefe
fizik
fiziksel
Fregoli
frekans
garip
GCJoseph
Gcyle
geçmiş
Gelecek
geliim
gerçek
GERDE
gerilim
Gidecek
Gizemli
gizli
güven
güzel
harika
Hasta
hastalık
Hastalklar
Hayal
Hayallerinizin
hayat
Hayata
HAYIRLI
Hikaye
Hiperaktivite
Hipnozu
hissederim
Holografik
Hologram
Hoşgörü
hoşgörüsüzlük
huzur
huzurlu
Illuminati
ilâc
ileti
İletişim
inanç
insan
insanlar
Kabala
Kadim
kaos
Karanlk
kavga
kelime
Kelimeler
Klasik
korku
Korkular
KORUMA
Korunma
Kristaller
kuantum
Kuantum Fiziği
kurallar
Kyamet
liste
LKLERMZ
madde
Makbul
MEKTUP
Melek
Merak
Mevlana
Mevlanann
Mezar
Mftolunun
Moloküler
mucize
Mucizeleri
MUTSUZ
NAMASTE
Nazar
Nefret
neşe
Niyet
ODAKLANMA
Okuma
Okyanus
olacaksn
olumlama
olumlamas
olumlu
olumsuz
para
paralel
Paranormal
Patolojik
Peeling
Peinden
pozitif
POZTF
Pratik
PRATK
PROGRAMLAMA
Psikoloji
psikolojik
Quantum Düşünce
Rahat
RAHATSIZLIIMIZ
refah
Reformist
Romantik
ruh
Ruhsal
sağlık
Sanat
seniz
sevgi
sıkıntı
sistem
Sonsuz
sorumsuzluk
sorun
sorunlar
Stres
Sufizm
suyun
şifa
şükretme
tabiat
tedavi
Tehlikeli
teori
Terapi
tesadüf
toplum
Uymasn
üzüntü
zaman
Zarar
zeka
zellikleri
zenginlik
zerine
zihinsel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder