16 Mart 2012 Cuma

Bu Bir “Sonsuz” Yazısıdır…

Sene 2003, ilk kitabım “Bu Spiritüalizm Ne Ola ki?” yayınlanmış, Esquire ve Cosmopolitan dergilerinde yazmaya başlamış, yazılarım internetteki zincir postalarda dolaşır hale gelmişti. Gelen övgü maillerine her ne kadar alçakgönüllü yanıtlar vermeye çalışsam da, aslında üzerinde oturduğum sevgili popom yerden 1 metre 75 santim kadar havada geziyordu. Öyle ki, yeni yazdığım bir yazıyı, e-posta grubuna gönderirken altına “Bu bir ‘Sonsuz’ yazısıdır.” ifadesini eklemiştim. Vay be, olaya bak sen! “Olmuş”tum artık ben ve artık bu ifadeyi kullanabilirdim. Adım bir markaydı ve kendimi “diğerlerinden” farklı konumlandırabilirdim. Artık tepe noktasındaydım…





Çok sevgili bir hocam, hayatında hiçbir zaman not kabilinden 100 vermediğini ve vermeyeceğini de şöyle söylemişti bana: “Çünkü 100 tamamen bittiğini gösterir gelişimin, son noktasına ulaşıldığının ifadesidir ve ben, kimsenin gelişimine bitti diyemem.” Bazılarına çok anlamsız gelebilir bu düşünce, ama beni çok etkilemişti ki hayatımdaki düsturlarımın başına yerleşmişti. Yine aynı sevgili hocamın yardımıyla fakültemde “Kulis” adında bir dergi çıkartmış ve derginin üzerine de “Şahsına münasır derginin ilk ve son sayısı” yazmıştım. Bir gün başka bir sevgili hocam, bana neden böyle yazdığımı sordu: Hocam, daha iyisini yapabileceğime inanmıyorum, o yüzden tek sayı çıkartacağım yanıtını verdim. O hocamın sözleri bana büyük bir ders oldu: “Evet, çok güzel bir dergi yapmışsın, çitayı da yukarı koymuşsun, ama daha da iyisini yapabileceğini göreceksin.” Kulis’in sonraki her sayısında ve daha sonra da yaptığım tüm işlerde, o hocamın sözleri aklıma geldi. Her seferinde de daha iyisini yapmayı başarmıştım.
Durdurun Şu Evreni, Ben Oldum! 
Aslında aynı durum yaşadığımız evren için de geçerli. Aklımızın alamayacağı büyüklükteki evrenimiz, onca büyüklüğüne rağmen sürekli genişliyor. Keza benim için önemli bir referans olan “Tanrı ile Sohbet” kitaplarında da varoluşun sürekli gelişip ilerleyen ve sonu olmayan bir deneyim olduğundan bahsediliyor. Şimdi her şey böyle sürekli gelişir ve ilerlerken, birilerinin çıkıp da “Ben oldum!” deyip kendince bayrağını dikmesi bana komik geliyor. Aslında bu durum “kendini tanıma yolu”ndaki en sıkı tuzaklardan birisi de aynı zamanda. Biraz hitabet, biraz marifet, bazen de keramet gösterince etrafınıza insanları ve övgüleri toplarsınız ve kısa zaman sonra da etrafına toplanılan bu kişiler kendilerini “farklı” hissetmeye başlarlar. Onlar artık “olmuş”lardır ve “diğerleri”ni kurtarmaya hazırlardır. Bu tuzağa düşmemek de çok zordur hani, pozitif egoyu ayırt edebilmek negatife oranla daha geniş farkındalık gerektirir ve bu ego, insana haz verdiğinden bağımlılık yapıcıdır. Birçok “usta” adayının “yol”a devam edemediği nokta işte burasıdır. “Şeytan”,  kendisinin “basit” tuzaklarından yırtanlar için, beyaz tüller içinde enfes bir kahve açmıştır ve gülümseyen bir kahve sahibi edasıyla, yoldan geçenlere “ooo, çok yorulmuşsun belli, gel biraz soluklan da hikayeni anlatıver gari, bak burada seni dinlemek isteyecek kişiler de var” deyip sizi içeri çeker. Siz orada maceranızı anlatırken, benliğinizi okşar da okşar. Eh çevredeki masalardan da bir sürü kişi başınıza birikiverip, sizi alkışlayınca oradan kalkasınız gelmez ve çöktüğünüz yerde kalıverirsiniz. Ama” yol” orada halen sizi bekliyordur ve tabii “yol”un üzerinde de bir nev’i “gelişim test uzmanı” olan “Şeytan”ın daha nice oyunları da… Ama daha zekice, ama daha zorlu, ama daha geliştirici… Her birinden geçebilmek için, hadi bana müsaade demesini bilmek ve akıldan hiçbir zaman bu sınavda 100’ün alınamadığını çıkartmamak gerek…
Hadi Len, Olmuşmuş! 
Başta belirttiğim yazıyı tam, e-posta grubuna yollamak üzereyken “Yahu Hasan, sen ne yapıyorsun, çıkart o ifadeyi” sesi geldi içimden ve zorlu da olsa ona uydum. O sese çok teşekkür ettim sonrasında. Aradan yıllar geçti ve şimdi altına o ifadeyi atmayı düşündüğüm yazıya bakıyorum da, ne kadar amatör geliyor anlatamam. Hatta bırakın o seneleri, bundan 2-3 sene önce, yine Akşam’ın Brunch ekine yazdığım yazıları bile beğenmiyorum artık. Muhtemelen bundan birkaç sene sonra da bu yazılarıma bakıp, hafif kaş kaldıracağım.
“İnsan ne oldum değil, ne olacağım demeli” demiş atalarımız, ama biz bu lafı nedense “Hani birader, bir elin yağda, diğeri baldaydı; n’oldu şimdi nasıl sürünüyorsun bak, çekersin böyle işte!” mealinde değerlendiriyoruz. Halbuki bu söz aslında büyük bir ruhsal gelişim bilgisini de içeriyor: “Yol” hiç bitmiyor ve bitmeyecek, sen hiçbir zaman “oldum” deyip de yaşamını duraksatma, sürekli daha neler “olabileceğim” diye düşünerek yolculuğuna devam et…
Bu bir “Sonsuz” yazısıdır… “Sonsuz”un, sonsuz yolculuğunda yazdığı ve yazacağı binlerce yazıdan sadece bir tanesi… İçinizde ona ulaşamayacağınızı bilerek, hep 100’ün peşinde ilerlemeniz dileğiyle…
kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Etiketler

ARINMA Affetmek Alglamada Anlatm Aramak Aroma Astroloji Astrolojik Aynalar BEREKET BOLUK Bahar Bayram Beden dili Bedensiz Beyinde Beyni Beynin Beyniniz Bilincine Bilmek Bitkisel Burak DERSLER Davet Deerlerimizin Deniz Depresyonun Detoks Dikkat Dilek Disgrafi Disleksi EGZERSZ Egoist Enerjilerinin Epifiz Eruhunuzu FAYDALANMAK FAYDALARI Felsefe Fregoli GCJoseph GERDE Gcyle Gelecek Gidecek Gizemli HAYIRLI Hasta Hastalklar Hayal Hayallerinizin Hayata Hikaye Hiperaktivite Hipnozu Holografik Hologram Hoşgörü Illuminati KORUMA Kabala Kadim Karanlk Kelimeler Klasik Korkular Korunma Kristaller Kuantum Fiziği Kyamet LKLERMZ MEKTUP MUTSUZ Makbul Melek Merak Mevlana Mevlanann Mezar Mftolunun Moloküler Mucizeleri NAMASTE Nazar Nefret Niyet ODAKLANMA Okuma Okyanus POZTF PRATK PROGRAMLAMA Paranormal Patolojik Peeling Peinden Pratik Psikoloji Quantum Düşünce RAHATSIZLIIMIZ Rahat Reformist Romantik Ruhsal Sanat Sonsuz Stres Sufizm Tehlikeli Terapi Uymasn Zarar acı affetme aile akıl başkaları beden beyin bilgi bilim bilimsel bilinci bilinçaltı birey bolluk cümle dalga damla degerli düşünce egzersiz ekmek eleştiri. öfke emsimizi enerji evlilik evren fayda fizik fiziksel frekans garip geliim gerilim gerçek geçmiş gizli güven güzel harika hastalık hayat hissederim hoşgörüsüzlük huzur huzurlu ileti ilâc inanç insan insanlar kaos kavga kelime korku kuantum kurallar liste madde mucize neşe olacaksn olumlama olumlamas olumlu olumsuz para paralel pozitif psikolojik refah ruh sağlık seniz sevgi sistem sorumsuzluk sorun sorunlar suyun sıkıntı tabiat tedavi teori tesadüf toplum zaman zeka zellikleri zenginlik zerine zihinsel çekim üzüntü İletişim şifa şükretme