Hayat bize her gün hatta her an yeni bir şeyler öğretir. Yaşadığımız her deneyimin içinde almamız gereken ve bizi ilerleten bir öğreti yatar. Bu öğretiyi göremediğimizde, yaşam, dersini bize aktarmak için tekerrüre devam eder .Bu olaylar her zaman negatif olmak zorunda değildir ama biz çoğunlukla acı, nefret, üzüntü, korku gibi negatif duyguları yaşadığımızda öğrenmeye geçeriz.
Acı bizi değişime zorlar. Nasıl sürekli aşkı yaşıyor olmak ve bu duygunun vücudumuzda yarattığı coşkuya kalp ritmi dayanmaz ise korkunun da sürekli yaşanıyor olması bizi yorar. Bu durumda zihnimiz bizi korumak adına otomatik savunma mekanizmalarından birini seçer.Bu seçimler farklı olabilir.
Zihin ya yaşananları yok gibi sayar bilinçaltına iter, yaşananları unuturuz yada yaşadığımız olaylarla ilgili sorumlukları başkalarına devrederiz ve kabul etmeyiz. İki durumda da bilinçli zihnimiz rahatlamış gibi görünse de aslında bilinçsiz zihnimiz bunun kaydını tutmaktadır. Ve bu deneyimin ve bize yaşattığı duygu bilinçaltında bozu plak gibi çalmaya devam eder.
Zaman zaman yaşanan bir olay, bu güncel olmayan bilgiyi ortaya çıkarır.Ve biz hiç beklenmedik bir durum karşısında anlamsız bir tepki vererek kendimizi korumaya çalışırız.Üstelik bunu da neden yaptığımızı bilmeden.Çevremizdeki kişilerde bu davranışlarımıza tam bir anlam veremedikleri için bizim verdiğimiz tepkiyi kişisel algılarlar ve böylece çatışmalar başlar.
İletişimdeki en büyük engellerden biri de zihnimizde farklı zamanlarda yüklenmiş bu programların karşımızdaki kişinin yüklenmiş programına uyumu yakalayamamasıdır.Bu anlamda zihnimizdeki bu düşünceler bloklar(etiketleme) oluşturarak bizi koruma amacıyla her zaman ortaya çıkabilir.Bilinçaltımızın sadece iyi niyetle bizi savunmak için geliştirdiği bu programın yapısı bir süre sonra hayatımızda istediklerimize ulaşmayı da etkiler. Ve biz artık tekrar tekrar aynı olayları neden yaşadığımızı anlayamaz halde, sadece söylenerek, içerleyerek, haksızlığa uğradığımızı düşünerek ve bir şeylere kızarak hayatımızı hep negatif bir döngüyle yönlendirir dururuz.
Beyin gerçekten programlanmış bir bilgisayar gibi çalıştığı için; hayatımızla ilgili farklı sonuçları almak istiyorsak öncelikle bu programların ( negatif inançlar) silinmesi işlemini gerçekleştirmek ve bu silinen programın yerine de yeni olumlu programı (olumlu düşünce modelini) yerleştirmek gerekir. İşte kuantum koçluk hizmetinin gerçekleştirdiği de tam olarak budur.
Sevgiyle kalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder