“Düzen düzensizliği yaratır ve düzensizliğin içinde de bir düzen vardır. Düzen düzensizlikten doğar. Yeni düzende uzlaşma ve bağlılık değişimin ardından çok kısa süreli olarak kendini gösterir. Ulaşılan yeni düzen, kendiliğinden örgütlenen bir süreç vasıtasıyla kestirilemez bir yöne doğru gelişir.” (Kaos Teorisinin temel önermeleri)
Kaos teorisi bir matematiksel tekniktir. Hayata dair her şey, lineer olmayan bir sistem içersinde yürür ve tüm parametreler bilinemez. Eldeki bilgiler için de doğru formülasyon bulunamaz. Yapılan her hesap sadece doğruya yaklaşır, asla doğru olamaz. Kaos teorisi evrenin genel işleyişine dair açıklamaları barındıran bir teoridir. Yiğit Bulut bir makalesinde şöyle diyor: “Kaos’u “Kozmos”’a dönüştürmek ve sistemleri tamamen tanımlamak mümkün değildir. Yapılabilen küçük parçaların ıslah edilmesi, aralıkların bilinir kılınmasıdır. Kaos teorisi ile amaçlanan kaosun bütününü anlamak değil, tanımlanmış aralıklar içinde kalan dinamiği ‘kozmos’a çevirmek, yani formüle etmektir.”[1] “Son yıllarda kaos teorisi, borsa, meteoroloji ve iletişime kadar uzanan çok farklı dallarda önemli kullanım alanları bulmuştur. Teoriye temel oluşturan matematiksel ve temel bilimsel bulgular, 18.yüzyıla, hatta bazı gözlemler antik çağlara kadar geri gitmektedir. Yunan ve Çin mitolojilerinde, yaradılış efsanelerinde başlangıçta bir kaosun olması rastlantı değildir.”[2] Çin mitolojisindeki kaosun, bugün bilimsel dilde tanımladığımız olgularla yakın benzerliği vardır. Yunan mitolojisinde bir çeşit ilkel tanrısal varlık olarak gösterilen Khaos, düzenden ya da öteki adıyla evrenden (Kozmos) önce gelmiştir. İlk önce Khaos'tan, Toprak Ana Gaia ve gökyüzü Ouranos (Baba) oluşmuştur. Batı'da da üst düzey matematikçiler tarafından bu teorinin temel kavramları oluşturulmuştur.
“Kaos sadece rasgele davranış biçimlerini temsil etmemektedir. Evrenin kaos hali aslında içiçe barınan döngülerden ibarettir. Döngünün sebebi ise düzen ya da bütün haline gelmeye çalışan davranış biçimleri ile bunları etkileyen diğer davranışların, sürekli olarak birbirlerini yıkmaları ve döngünün yeniden başlamasıdır.” Descartes’ten beri bilim karmaşık problemleri ufak parçalara bölerek çözmektedir. Pozitif bilimin en belirgin özelliği, analitik oluşu yani parçadan tüme yönelmesi yani tümevarımdır. Kaos teorisinin gösterdiği sistemler bu sistematik ile çözülemeyen sistemlerdir çünkü sistemin parçalarının arasındaki etkileşim dolayısı ile sistem parçaların toplamından daha karmaşıktır. Bu da bilinen ve uygulanan hesaplama yöntemleri ile uzun vadeli tahminleri imkânsızlaştırır. “Tümevarım yaklaşımının tam tersi ise tümdengelim, yani bütüne bakarak daha alt olgular hakkında çıkarımlar yapmak. Genel anlamda tümevarımı Batı düşüncesinin, tümdengelimi Doğu düşüncesinin ürünü olarak nitelendirmek mümkündür. Kaos ya da karmaşıklık teorisi ise, bu anlamda bir Doğu-Batı sentezi olarak görülebilir.”[3]
“Karmaşık sistemin gelecekteki çözümünü bulmak zordur. Sistemi etkileyen parametre çoktur ve değişkendir. Kaos görüşünün getirdiği en önemli değişikliklerden biri, kestirilemez determinizmdir. Sistemin yapısını ne kadar iyi modellersek modelleyelim, bir hata bile (Heisenberg belirsizlik kuralı'na göre çok ufak da olsa, mutlaka bir hata olacaktır), yapacağımız kestirmede tamamen yanlış sonuçlara yol açacaktır. Bugünkü değerleri ne kadar iyi ölçersek ölçelim, 30 gün sonra saat 12'de hava sıcaklığının ne olacağını tam kestiremeyiz.” Kaos teorisine göre, birçok dinamik sistem kaotik olarak kararsızdır. Sistemi oluşturan parçacıkların hızları ve konumları üzerideki küçük belirsizlikler zaman ilerledikçe, olayların gelişim süreçlerini tahmin etmeyi olanaksız kılacak kadar büyür. Mevcut olan düzeni korumak için enerji gereklidir. Eğer yeterli enerji verilmez ise yapı kaosa doğru yönelecektir. Bu kural canlı cansız her şey için geçerlidir. “Kaos, maksimum düzensizlik minimum enerji seviyesidir. Düzensizlik içinde bir düzen oluşacaktır. Kaos teorisi, etkisi olmayacak sanılıp da görmezden gelinen değişkenlerin nelere sebep olabileceğini göstermiştir.”
Kaos teorisi neden sonuç ilişkilerinin hesaplanabilirliği ile ilgilidir, neden sonuç ilişkilerinin doğasını belirlemez. “Teori her seçim, o seçimin yapıldığı ana kadar yaşanılan hayatin sonucudur.” der. Kaos düzeninde durağanlık yoktur ve her şey iç içe geçmiştir; aynı zamanda her öğe kendisinden üstteki başka bir öğenin alt öğesidir. Algılanabilen sonuçlar ihmal edilen veya göz ardı edilmiş değerlerden dolayı kesin olamaz. Olasılıklar evrenindeyiz. Hiçbir zaman gelecek kesin olarak bilinemeyecektir. Ancak belirli çerçeveler içinde olasılıklar elde edilip tahminde bulunulabilir. Her zaman bir adım ileriye doğru bakmak gereklidir. Kuantum ile ilgilenenlerin bildiği üzere tüm maddeler bir şekilde algıladığımız, enerji yapılarıdır, yani gerek madde gerekse enerji sadece farklı kutuplardır. Atomun hacminin % 99’undan fazlası boşluktur. Kendimizi ve etrafımızdakileri katı maddeler olarak varsayıyorsak, bu konuda tekrar düşünmeliyiz. Sistemler düzenden kaosa doğru eğilim gösterir ve düzensizlikten de düzen doğar. Sürekli olarak değişen bir evren ve hayat kaos teorisinin belkemiğidir. Evrenin değişime dayalı bir var olma mantığı mevcuttur. Değişim tüm atomlarımızdan dünyaya, oradan da tüm evrene dek var olan bir olgudur.
Yiğit Bulut aynı makalesinde şöyle belirtiyor: “Kaos, onu oluşturan tanecikleri savurur ama bütün dingindir. O, düzenden düzensizliğe akıştır. Hiçbir şeyin kalıcı bir şekilde formüle edilememesidir. Kaos her zaman, her yerde hazırdır ve kendi kurallarına göre kendi içinde istikrarlıdır.[4]” Bizim algılama kapasitemiz ile kaos olarak görünen yapılar, bir üst algılama seviyesi için “kozmos” olabilir. Görebildiğimiz kadarı kozmos olan “Kaos”, anlayamadığımız bir düzen halidir. “Kaos teorisi ile birlikte evrendeki düzensizliğin de aslında belirli bir düzeninin olduğunu, düzensizliğin yalnızca bizim karmaşıklık kabulümüzle ilintili bir şey olduğunu anlatılır. Kaos korkulacak bir olgu değildir. Yaşama, doğaya dinamiklik getiren bu kaotik yapıdır.”
Herakleitos: “Evren, yaratmayla yok olmanın sonsuza kadar birbirini kovalamasıdır. Her şey ancak karşıtların kavgasından doğar...”
“Evrenin, hem madde hem de şuuru tek bir alan halinde içeren dev bir hologramdır.” Prof. Fred Alan Wolf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder