İnsanın, herhangi bir özneye (kendisine dahil) yanlış yaptığı inancından doğan bir zihinsel eğilimdir suçluluk duygusu. Suçluluk duygusu, öznede oluşan hasar veya zarardan bağımsız bir şekilde gelişmektedir. Bir diğer deyişle, yapılan veya düşünülen “şeyin” meydana getirdiği sonuç, suçluluk duygusunun oluşumunda tam efektif değildir. Suçluluk duygusu zihnin kendi söylem şablon ve tanımları içinde bir tutarsızlığın meydana gelmesi ile oluşmakta olup, dışarki dünyadan bağımsızdır.
Suçluluk Duyguları, zihinde başlayarak, zihinde sürdürülen, bireyin farkındalığı dahilinde olmadan yaşamını sabote etme eğilimini meydana getiren, olumsuz zihinsel bir düşünce eylemidir.
Örnek Vaka: Bir çok başarıya imza atmış ve refah içinde yaşayan X adlı bireyin, kardeşi Y daha az refah içinde yaşamakta ve fiziksel rahatsızlığı nedeni ile yaşamını zorluklarla sürdürmek durumundadır.
X varolan şartlar altında, kendisinin daha fazla refah ve sağlık içinde yaşamasını zihin haritasında meşrulaştıramamıştır ve zihninde tanımlayamadığı bir rahatsızlık (dissonance) yaşamaktadır. Söz konusu rahatsızlık, meşrulaştırılamayan durumun verdiği ve mutluluğu baltalayan bir sizhinsel sıkıntı halidir. X, bu sıkıntı durumundan farkında olmadan kurtulma eğilimine girmiştir. Girdiği yarışmalarda başarısız olma durumu ortaya çıkmış ve nihayetinde işinden kovularak, refah ve mutuluk seviyesinde düşüş meydana gelmiştir.
Gerçek Hipno-terapi vakasından alıntıdır.
Yukarıdaki vakanın, hipnoz seansında bilinçaltında yolculuk yapması sağlanarak, yaşamındaki performans düşüşünün nedenleri bireyin isteği üzerine gerçekleştirilmiştir.
Bulgular:
X adlı birey, 19 yaşında iken, kardeşi ile birlikte yaz tatiline gitmeyi reddetmiş ve kardeşi ailesinden gizli iki arkadaşı ile birlikte tatile çıkmıştır. Tatil bölgesinde yaşadığı bir kaza sonucu, bacağında kalıcı bir sakatlık meydana gelmiştir. X adlı birey, söz konusu sakatlığın ve bu sakatlık sonucunda oluşan daha az başarı ve refah seviyesi olgusunu zihninde bütünleştirerek sorumluluk hissini edinmiştir. Bir diğer deyişle; X’in , kardeşinin bugünkü durumundan farkında dahi olmadan kendini sorumlu tuttuğu bilinçaltı çağrışım seansında ortaya çıkmıştır.
Söz konusu vakada; X, kardeşine karşı bilinçaltı seviyesine ittiği, farkında olmadığı suçluluk hislerinin meydana getirdiği ruhsal sıkıntıdan (dissonance) kurtulmak adına, kendi kariyerini sabote etmiştir. Söz konusu zihin yapısı suçluluk duygularından kaynaklanan içsel sıkıntıyı kaldıramayıp, kendi mutluluk ve başarılarını yarıya indirgeyerek, ilgili zihinsel baskıdan kurtulacağı düşüncesine bilinçaltı seviyesinde düşünmüştür.
Yukarıdaki örnekte olduğu gibi, bir çok zihinsel eylem, bireyin yaşamında tecrübe ettiği, genellikle farkında olmadığı; bilinçaltı seviyesine ittiği tecrübeler sonucu kendini suçlama, kendini sorumlu tutma eğilimi içinde oluşmaktadır. Söz konusu eğilim, bireyin, zihinsel sıkıntı yaşamasına (vicdan azabı) çekmesine neden olarak, bireyin kendini istemdışı (irade dışı) şekilde cezalandırması ile sonuçlanmaktadır. Söz konusu cezalandırma şekilleri, genellikle, bireyin kendi yaşam şartlarının istemdışı fakat sistemli olarak olumsuz yönde ilerlemesini sağlanması ile gerçekleşmektedir.
X, bireyin kendi kariyerini baltalayacak, karar ve davranışları, nedensiz bir şekilde benimsemesi suçluluk duygularının getirdiği bir zihinsel baskının pratikteki ürünüdür.
SUÇLULUK DUYGULARINDAN ARINMA
Suçluluk duyguları, yazının başında da değidiğim gibi, dış dünyadan bağımsız, bireyin zihin yaıpısında zemin bulur, beslenir ve büyür. Tetikleyici dış dünyaya ait bir eylem olabilir, fakat söz konusu eylemin veya düşüncenin nasıl algılandığı halen zihin yapısında meydana gelir.
Bir diğer unutulmaması gereken olgu ise, suçluluk duygularının genellikle, istenilmeyen veya sevilmeyen bir olgunun bilinçaltına, bilincin savunma mekanızması doğrultusunda itildiğidir. Bir diğer deyişle, irade, söz konusu negatif olgudan, kendini korumak adına, olguyu sorgulamadan bilinçaltının derinliklerine itme eğilimi göstermesidir.
Bu nedenle suçluluk hislerinin, bireyin yaşam kalitesini etkliediği durumlarda, bilinçaltı teknikleri kullanarak, bireyin, bu duyguları beslemesine zemin hazırlayan zihinsel algıyı orta çıkarmak ve bunlara yönelik zihinsel algının bireyin lehine değiştirimesini sağlamak, suçluluk duygularından arınma yolunda atılan etkin bir yöntemdir.
Arınma süreci, ilgili olgunun unutulması anlamını taşımamaktadır. Bireyin, söz konusu olguya karşı algısal duruşunu, gereksiz sorumluluk hissi duymayacak şekilde ve kendi yaşamını sabote etmeyecek şekide değiştirme sürecidir suçluluk duygularından arınma.
Yazar: Gökhan Çınaroğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder