Düzenlemekte olduğum Çekim Yasası, Bilinçaltı kayıt temizliği ve farkındalık oluşturma seminerinin detaylarını paylaşmak istiyorum. Sözlerime kendimle ilgili yapmış olduğum kendimi keşif yolculuğumu anlatarak başlamak istiyorum ki sizlerinde zihninizde farkındalık oluşmasına yardımcı olsun. Çekim yasası ile ilgilenmem bundan 6 yıl öncesine dayanıyor. Bu konuya ilgi duyan birçok kişide benimde başlangıcım The Secret kitabını okumamla oldu. Secret kitabını okuduktan sonra kitabı hayatıma geçirip geçirmeyeceğimi düşünmeye başladım. Birileri başarmışsa bende başarabilirdim. Aslında detaylı düşününce geçmişimde belki onlarca kez bu yasayı çalıştırdığım zamanlar olmuştu. Ancak o zaman bilinçli değildim. O zaman zihnimde bir şimşek çaktı. Neden bundan sonra bilinçli bir şekilde bu durumu hayatıma uygulamıyordum?Evet. Çekim yasası gerçekten çalışıyordu. Yapmam gereken tek şey bunu bilinçli olarak hayatıma uygulamaktı. Ama nasıl yapacaktım. Secret kitabında konu geniş ve yüzeysel anlatılıyordu. Evet insanlar başarılı olmuş ama nasıl başardıkları konusunda bir boşluk vardı. Kişilerin hangi aşamalardan geçtikleri ve ruh hallerine dair bir boşluk vardı. O günkü algı seviyemde anlayamadığım konuları bugün çok daha kolayca anlayabilir seviyeye geldim.Oradaki eksik konu, çekim yasası çalıştırmada izlenen adımların net olarak anlatılmasıydı. Bunu fark ettiğimde bu konuda bilgi aramaya başladım. O zaman piyasada bulunan bu konudaki kitapları aldım. Joe Vitale nin kitapları benim için etkileyiciydi. Daha sonra Aykut Oğut’un kitaplarını ve kişisel gelişim konusunda anlatımı bana hitap eden diğer yazarların kitaplarını aldım ve okudum. Her okuduğum kitapta daha fazla derinleştim. Zaman zaman zihnim karıştı. Ancak benin yıllarca gururla taşıdığım bir özelliğim olan okuduğumu analiz edip uygulama konusundaki yeteneğim işimi kolaylaştırıyordu.
İlk fark ettiğim şey “Çekim yasasının iste, düşün ve sana gelsinden çok daha derin” bir konu olduğuydu.Burada bir şeyi fark ettim. Sahip olduğumuzu düşündüğümüz şeylerin fiziksel ve zihinsel olmak üzere iki boyutu vardı. Ancak tüm yolların kilit noktası zihinsel boyuttu. Çekim yasası da bu boyutta çalışıyordu. Aslında hayatımızdaki her şey zihinsel boyuttaydı. Bizim fiziksel boyutta sahip olduğumuz düşündüğümüz her şeyin zihinsel boyutta bir yansıması vardı. Sahipmiş gibi hissetme.Bir eve sahip oldum dediğimizde yada bir sevgilim var dediğimizde yaptığımız tek şey ona zihinsel olarak sahip olduğumuz kabul etme hissiydi. Fiziksel olarak ev de sevgilimizde aslında yerinde duruyorlardı. Hiçbir yere gitmiyorlardı. Ev için sahip olduğumuzu düşündüğümüz adına tapu dediğimiz bir kağıt parçasıydı. Hayatımızdaki her şeyde böyleydi. Elimizdeki tek şey zihinsel hissetme duygusunun bize verdiği haz duygusuydu. Ve her şeyi o hazzı hissetmek için yapıyorduk. Zihinsel boyutta çalışmaya başladığımda ikinci bir şeyle karşılaştım. İnanç dediğimiz düşünce kalıpları ile. Çekim yasasının temelinde iste diyordu; “Keyifle neşe ile sevgi ile saf bir şekilde olacağına inanarak iste, olmuş gibi iste, ısrarla iste” diyordu.İşte burada bir şeyler düzgün işlemiyordu. Her zaman keyifli ve neşeli olamıyordum. İkincisi ise içimde bir ses istediğim şeylere itiraz ediyordu. O öyle olma. Sen onu hak etmiyorsun diye. İçimdeki bu ses varken ben olmuş gibi isteyemiyordum. Bu aşamada ego ve bilinçaltı tanımları ile tanıştım. İçimde beni engelleyen şeylerin olumsuz bilinçaltı kayıtları olduğunu öğrendim. Bunların büyük kısmının 7 yaşına kadar oluşan düşünce kalıplarıydı. Bunları çözümlemeden çekim yasasının en önemli adımını aşılamayacağını anladım. Çözümü içinse bilinçaltı kayıt temizleme tekniği dediğimiz bazı tekniklerin ve yöntemlerin olduğunu öğrendim. Geçmişte binlerce olay yaşamış birisi neden bazı olayları hatırlarken neden diğerlerini hatırlamıyordu. Bunun cevabı beynin çalışmasındaydı. Beynimizdeki kayıt sistemi yaşadığımız olayla ilgili iş bitince kaydı kapatıyordu. Ancak işlem tamamlanmadıysa o iş kapanan kadar sürekli karşımıza getiriyordu. Geçmişte tam olarak yaşayamadığımız olaylardaki hissettiğimiz duygular tamamlanmamış iş olarak zihnimizde kalıyorlardı. Ve kapanması için bize tekrar hatırlatıldığında farkında olmadan eskiye dönüp o duyguyu hissedip kapatmadığımız için daha da fazlalaşıyorlardı. Zihnimizin çalışmasında bir diğer konu ise duyguların bir şekilde fiziksel bedende kendi dilinde bu konuda tepki vermesiydi. Evet zihin aslında hissedilen rahatsızlıklar için fiziksel bedende bize sürekli ikazlar gönderiyordu. Hastalıklar bunların en önemlisiydi. Bugün tıp otoritelerinin de kabul ettiği gibi vücudumuzdaki hastalıkların asıl kaynağı bizim düşünce sistemimiz ve düşüncelerimizdir. İçimizde tuttuğumuz olumsuz düşünceler (öfke, kızgınlık, üzüntü vb.) bedenimizde hastalıklara yol açıyordu. Bilinçaltı kayıt temizleme teknikleri dediğimiz konuda bu noktada devreye girip bilinçaltında birikmiş bu duyguları hissederek boşaltmamızı sağlıyordu. Zamanında hissetmekten kaçındığımız duyguyu o zaman gidip duyguyu yeniden hissederek boşaltmamızı sağlıyordu. Çünkü beynimiz gerçekle hayal arasındaki farkı anlamadığı için beynimizdeki her işlem zihinsel düzeyde bir yansıma olduğu için bu durum yaşanan olayla ilgili algılarımızın değişmesine yardımcı oluyordu. Daha önce öfke hissettiğim bir durum bizim için sıradan bir olay oluyordu. Yaptığımız şey geçmişle ilgili algıları değiştirerek geçmişle barışmaktı. Tabi bu çalışmalar bazı konularda çok kolay yapılırken bazı konularda oldukça acı vericiydi.İlk öğrendiğim EFT-Duygusal Özgürleştirme Tekniği olmuştu. Vücudun belli noktalarına parmakla vurularak yapılarak bir çalışmaydı. Vuruş noktaları vücudumuzdaki akupunktur ve meridyenlerin geçtiği noktalardı. Yapılan vuruşlarla tıkanan enerji kanallarındaki enerjinin akması hedefleniyordu. Bir dönem uyguladım. Faydalı oluyordu ama arada bir eksiklik vardı. Tam istediğim sonuçları elde edemiyordum. Aslında o zaman farkında olmadığım ancak şu anda çok rahat görebildiğim bir şey vardı. Yüzmeyi öğrenmek isteyen ancak hocası olamayan acemi bir çocuk gibiydim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Havuzun kenarında kendi kendime yüzme öğrenmeye çalışıyordum. Ancak işin işin sırrı suya girip suyu hissetmek ve ıslanmaktaydı. Suya girmediğim sürece ben yüzmeyi öğrenip öğrenmediğimi bilemezdim. Kullanılan tekniğin başarılı olması içinde benim duygunun içine girmem gerekiyordu. Ben o dönemler duygu nedir, his nedir gerçek anlamda bilmiyordum. Patada kütede ne üzerine çalıştığımı bilmeden rastgele yaptığım çalışmalar sonucunda bir anda liderlik koltuğuna oturmayan bekleyen acemi yarışcılar gibiydim. Tabiî ki bazı konularda değişim vardı ancak benim beklentilerimi karşılamıyordu. Bataklığın suyunu kurutuyordum ama bataklığı besleyen kanallardan bataklığa hala su akıyordu.Buda beni yeni arayışa itti. Bu dönemde reiki ile tanıştım. Reiki enerjisine kurtarıcı olarak sarıldım. Aslında reikide ki bir diğer amacım uzaktan çocuklarıma enerji gönderip derslerinde başarı sağlamaktı. Aynı zamanda da kendi temizliğimi yapmaktı. Uygulamalar sonrasında bir şeyler kıpırdadı ancak hala tam olarak tatmin olmuş değildim. Fiziki delil arıyordum. Ama aslında ne tür delil aradığımı bilmiyordum. İsteklerim konusunda net değildim. Net olmayan ayakları yere basmayan istekler peşinde koşturuyordum. Bunun çok büyük bir hata olduğunu şimdi anlıyorum. Ancak o zaman bunun bilincinde değildim. Gerçekte ne istediğimi bilmiyordum.Ancak içimdeki taşlar yerinden oynamıştı. Bir şeyler beni değişime zorluyordu. Aramaya devam ettikçe yeni bir teknikle tanışıyordum. Bu aşamada kısa süre sohbet ettiğim ve ondan sonra bir daha sohbet etmediğim bir kişi bana içsel temizlik yönteminden bahsetti. Uygulamaları basit ancak etkiliydi. İlk defa çalışmalar sırasında ve sonrasında bedenimde bir şeyler hissettim. Evet fiziki delil arayan zihnim sanki aradığını bulmuş gibiydi. Bu çalışma sırasında ilk defa gerçekten ne istediğimi sorgulamaya başladım. Benim dilimle söylediğim bazı hedeflerim vardı. Ancak öylesine söylenmiş ne için istendiği bilmediğim hedeflerdi. Üzerine detaylı düşünülmüş şeyler değildi.Ben zenginlik istiyordum. Para istiyordum. Bunlar kulağa hoş geliyordu. Ama ben bütün bunları ne için istiyordum. Bunu kendime hiç sormamıştım. İyi bir işim, iyi bir gelirim vardı. Ancak içimde bir boşluk vardı ve beni bir şeyler aramaya itiyordu. Başkalarına özenip kendi durumumda hoşnutsuzluk yaratıyordum. Ve yıllarca istememe rağmen zenginliği elde edememiştim. Diğer taraftan bakıldığında bir çok insana göre de zengindim. Sorgulama sonrasında farklı bir gerçekle karşılaştım. Ben zenginliği güç için istiyordum. Para ve zenginlik bana güç sağlayacaktı. Zengin olursam yatlar ve katlar alıp birilerine hava atacak, kadınlarla kızlarla gezecektim. Burada önüme farklı bir şey çıkıyordu. Kadınlarla kızlarla gezmek benim inanç kalıbıma göre azgınlık demekti. Çok param olursa azardım. Azgınlığın sonu da sahip olunan her şeyin kaybı ve hüsrandı. İnanç sistemim bunu bana böyle söylüyordu. Kendi kendime çelme takıyordum. İçimdeki çelişki ortaya çıkmaya başlamıştı. Bunun çözümlenmesi gerekiyordu. Bu aşamada z.ponopono, egoyu ikna tekniği ve aile dizimi gibi tekniklerle tanışıp bunları kullanarak üzerimde uygulamalar yaptım. Her çalışma bende farklı bir farkındalık seviyesi oluştururken içte hala bir yerlerde bir şeyler yerine oturmamıştı. Ancak yaptığım yolculuk sayesinde başlangıç noktasında oldukça ilerdeydim. Bu dönemde yapmış olduğum istek çalışmalarının % 60 nda başarı elde etmiştim. Bilinçli istediğim bazı şeyler hemen olmazsa da bir süre sonra kendini gösteriyordu. Birde artık şunun farkındaydım. Odağımda ne varsa onu yaşıyordum. İhtiyacım olan bilgi ihtiyacım olduğu anda bana geliyordu. Bu dönemde hipnoz konusu dikkatimi çekti. Hipnoz sayesinde telkinlerle bunu temizleyebilirdim. İlginç bir şekilde yine internette yeni tanıştığım birisi bana hipnoz eğitimi veren bir kişi ismini verdi. Yaptığım araştırmalar sonrasında benim uygun olduğum zaman diliminde sadece o kişinin eğitimi vardı. Onun dışında bu konuda eğitim veren birkaç kişi eğitimle ilgili net tarih vermiyorlardı. Bende o kişiye yöneldim. Ufuk Önen beyden hipnoz eğitimini aldım. Bu dönemde almış olduğum eğitimi desteklemesi için Bülent Uran beyin hipnoz kitabını almıştım. Bülent beyin kendi deneyimleri ile yazmış olduğu kitap benim için harika bir kaynak oldu. Regresyon konusu ile tanıştım. Daha önce duymuştum ama nasıl uygulandığını nasıl olduğu konusu ancak zihnimde netleşmişti. Bizi rahatsız eden olumsuz inanç kalıplarının oluşma safhası 7 yaşına kadar olan çocukluğumuzdu. Bu olumsuz inanç kalıplarının değiştirilmesi için oluştuğu geçmiş zamana gidilmesi orada duygunun içine gidilerek hissedilmesi ve boşaltılması gerekiyordu. Yoksa bugünkü halimizle yapmış olduğumuz çalışmalar geçmişe etki etmiyordu. nanç kalıplarının değiştirilmesinde iki tane kilit nokta vardı. Birincisi ilk kaynak noktayı bulup oradaki kişi olmak, ikincisi de duyguyu hissetmekti.Zihnimdeki taşlar yerine oturmaya başlamıştı. Aslında daha önce tespit ettiğim konulara yeniden dönüş yapmış oldum. Peşinde koştuğum gücün kaynak olayı çocukluğumdaki annem ve babam arasındaki ilişki ve hamilelikte annemin beni istememesiydi. Annemin ailesi zengindi, babamınki de fakirdi. Bir şekilde babamla evlenen annem mevcut durumu kabul edemeyen ve babamla düzgün iletişimi olmayan, uyum sağlamakta zorluk çeken annem tüm hıncını babamın fakirliğini aşağılayarak çıkartıyordu. Buda eve huzursuzluk olarak yansıdığı için otomatikman da bende etkileniyordum.Babamın para yüzünden aşağılanması, bir erkek olarak beni rahatsız etmişti. Fakir olmak birine muhtaç olmak benim için kabul edilmezdi. Ezilen babamın intikamını annemden almak isteği de vardı. Zengin olarak kadınlara güç gösterisi yaparak onlar nezdinde annemden babamın intikamı alma planları yapıyordum. Peşinde koştuğum gücü aslında bunun için istiyordum. Güçlü olmak. Bir erkek olarak ezilmemek. Aslında işimde güç üzerineydi. Ben güç arıyordum ve aynı zamanda da gücü elde etmiştim farkında değildim. Ancak bir şey daha vardı. Ben zenginliği ve gücü kabul edemiyordum. İşim güç üzerineydi ama bana verilen yetkileri kullanmaktan rahatsız oluyordum. İstediğim lüks arabayı imgelediğimde o arabanın içinde emanet gibi duruyordum. Bir ana önce o arabayı terk edip ondan uzaklaşmak istiyordum. Bunu nende hissettiğimi sorduğumda layık olmamak duygusu ortaya çıktı. Ben kendimi lüks bir şeye layık göremiyordum. Bana verilen yetkileri kullanmaktan da kaçınma sebebim buydu değersizlik duygusu. Bunun sebebi de annemin hamileliğinde beni düşürmeye çalışmasıydı. Annesi tarafından istenmeyen bu dünyaya gelmeyi hak etmeyen değersiz bir çocuktum. Bu konular üzerinde yoğunlaşıp yapmış olduğum çalışmalarla oldukça ilerleme kaydettim. Yılların birikmiş olumsuz inanç kalıplarını temizlemek zaman alıyordu. Yapmış olduğum her çalışma bir şeyleri temizlerken alttaki temizlenmesi gereken diğer konular ortaya çıkıyordu. Bu kendimi keşif yolculuğuydu. Zihinsel ve bedensel gelişime uygun olarak ilerliyordu. Farkındalık arttıkça ihtiyacım olan bilgiyle birlikte temizlenmesi gereken şeyler önüne geliyordu. Birçok insanın merak ettiği bir konuyu bakış açımı açıklamak istiyorum. Tam anlamıyla temizlenmek mümkün mü? Hayat bizim bizi yaratana ulaşmak için kullandığımız bir yolculuk. Bu yolculuk bir tekamül çalışması. Bizi yaratandan zerrelerimize kadar memnun oluncaya kadar öğrenme devam edecektir. Bu çalışmalar sonrasındaki fark şu olacaktır. Bu yolculuğu huzursuz keyifsiz, aciz ve çaresizlik içinde mi yapacağız yoksa keyifli huzurlu ve neşe içinde mi yapacağız. Öğrenmemiz gerekenleri hayat bizim karşımıza çıkartacak öğrenmemekte ısrar ettiğimiz şeyleri kafamıza vura vura öğretecektir. Bu çalışmalar bizde farkındalık yaratıp olaylardaki öğrenmemiz gereken şeyleri daha kolay şekilde öğrenip bir sonraki aşmaya kolayca geçmemizi sağlayacaktır. Aylarca yıllarca o üzüntünün öfkenin esiri olmak yerine kısa sürede çözümleri görüp kabule geçerek odağınızı yeniden istediklerine çevireceksiniz. Kendi yolculuğumu özellikle detaylı anlatmak istedim ki seminerdeki konuları seçiş amacım anlaşılsın istedim. Öncelikle çekim yasasından başlayacağız. Çekim yasasının genel tanımlamasını yaptıktan sonra çekim yasasının işleyişinde etkili olan unsurları gözden geçireceğiz. Kainattaki her canlının ve nesnenin ortak dili olan enerji konusunu inceleyeceğiz. Sözlerin ve dna’mızın nesneleri etkilemeleri üzerine yapılmış deneylerden bahsedeceğiz.Devamında istemek konusunu ele alacağız. Bir nesneyi istemekle bir kişiyi istemek arasındaki farkları ve istemenin ince noktalarını göreceğiz. İstedikten sonra enerjiyi harekete geçirecek en önemli aracımız olan imgelemeden bahsedeceğiz. Hayal ile imgeleme arasındaki farkı göreceğiz.Devamında isteklerimizin olmasında en büyük engel olan dirençlerimiz ve olumsuz bilinçaltı kayıtlarımız konusunu ele alacağız. Ego nedir? Olumsuz bilinçaltı kayıtları nedir? Bunların çözümlemesi nasıl yapılır. Duygularımızın hayatımıza etkileri nelerdir bunları göreceğiz. Bir sonraki adımda bilinçaltı kayıt temizliğinde kullanabileceğimiz teknikler konusun inceleyeceğiz. Özellikle kendi başımıza yapabileceğimiz tekniklerden kısaca bahsedeceğiz. Ve değersizlik duygusu üzerine örnek EFT çalışması yapacağız. Bir sonraki adım ise bir şifalanma yöntemi olarak kullanılan reiki ve refleksoloji konusunda Canan Güler tarafından bilgi verilecek. Son olarak ta verilen bilgilerin hayatımıza yansıtma konusundaki bir çalışmayla semineri bitireceğiz. Çalışma esnasında konu işlendikten sonra son yarım saat soru cevap bölümüne geçilecek olup zaman müsaade ettikçe sorular cevaplanacak. Katılımcıların soruları önceden alınarak aynı sorular ders akışı içinde cevaplanarak zaman kaybı önlenecektir.Bu çalışma sonrasında seminerde işlenen konuları hayatınıza uygulama isteğinize göre elde edeceğiniz başarı seviyesi değişecektir. Bu çalışma sonrasında hiç kimseye % 100 bir başarı vaat edilmektedir. Önerilen çalışmaları uygulama sorumluluğu tamamen katılımcılara aittir.