29 Ocak 2015 Perşembe

Çekim Yasası, Bilinçaltı Kayıt temizliği ve Farkındalık Oluşturma Seminerini neden düzenledim.


Düzenlemekte olduğum Çekim Yasası, Bilinçaltı kayıt temizliği ve farkındalık oluşturma seminerinin detaylarını paylaşmak istiyorum. Sözlerime kendimle ilgili yapmış olduğum kendimi keşif yolculuğumu anlatarak başlamak istiyorum ki sizlerinde zihninizde farkındalık oluşmasına yardımcı olsun. Çekim yasası ile ilgilenmem bundan 6 yıl öncesine dayanıyor. Bu konuya ilgi duyan birçok kişide benimde başlangıcım The Secret kitabını okumamla oldu. Secret kitabını okuduktan sonra kitabı hayatıma geçirip geçirmeyeceğimi düşünmeye başladım. Birileri başarmışsa bende başarabilirdim. Aslında detaylı düşününce geçmişimde belki onlarca kez bu yasayı çalıştırdığım zamanlar olmuştu. Ancak o zaman bilinçli değildim. O zaman zihnimde bir şimşek çaktı. Neden bundan sonra bilinçli bir şekilde bu durumu hayatıma uygulamıyordum?Evet. Çekim yasası gerçekten çalışıyordu. Yapmam gereken tek şey bunu bilinçli olarak hayatıma uygulamaktı. Ama nasıl yapacaktım. Secret kitabında konu geniş ve yüzeysel anlatılıyordu. Evet insanlar başarılı olmuş ama nasıl başardıkları konusunda bir boşluk vardı. Kişilerin hangi aşamalardan geçtikleri ve ruh hallerine dair bir boşluk vardı. O günkü algı seviyemde anlayamadığım konuları bugün çok daha kolayca anlayabilir seviyeye geldim.Oradaki eksik konu, çekim yasası çalıştırmada izlenen adımların net olarak anlatılmasıydı. Bunu fark ettiğimde bu konuda bilgi aramaya başladım. O zaman piyasada bulunan bu konudaki kitapları aldım. Joe Vitale nin kitapları benim için etkileyiciydi. Daha sonra Aykut Oğut’un kitaplarını ve kişisel gelişim konusunda anlatımı bana hitap eden diğer yazarların kitaplarını aldım ve okudum. Her okuduğum kitapta daha fazla derinleştim. Zaman zaman zihnim karıştı. Ancak benin yıllarca gururla taşıdığım bir özelliğim olan okuduğumu analiz edip uygulama konusundaki yeteneğim işimi kolaylaştırıyordu.
İlk fark ettiğim şey “Çekim yasasının iste, düşün ve sana gelsinden çok daha derin” bir konu olduğuydu.Burada bir şeyi fark ettim. Sahip olduğumuzu düşündüğümüz şeylerin fiziksel ve zihinsel olmak üzere iki boyutu vardı. Ancak tüm yolların kilit noktası zihinsel boyuttu. Çekim yasası da bu boyutta çalışıyordu. Aslında hayatımızdaki her şey zihinsel boyuttaydı. Bizim fiziksel boyutta sahip olduğumuz düşündüğümüz her şeyin zihinsel boyutta bir yansıması vardı. Sahipmiş gibi hissetme.Bir eve sahip oldum dediğimizde yada bir sevgilim var dediğimizde yaptığımız tek şey ona zihinsel olarak sahip olduğumuz kabul etme hissiydi. Fiziksel olarak ev de sevgilimizde aslında yerinde duruyorlardı. Hiçbir yere gitmiyorlardı. Ev için sahip olduğumuzu düşündüğümüz adına tapu dediğimiz bir kağıt parçasıydı. Hayatımızdaki her şeyde böyleydi. Elimizdeki tek şey zihinsel hissetme duygusunun bize verdiği haz duygusuydu. Ve her şeyi o hazzı hissetmek için yapıyorduk. Zihinsel boyutta çalışmaya başladığımda ikinci bir şeyle karşılaştım. İnanç dediğimiz düşünce kalıpları ile. Çekim yasasının temelinde iste diyordu; “Keyifle neşe ile sevgi ile saf bir şekilde olacağına inanarak iste, olmuş gibi iste, ısrarla iste” diyordu.İşte burada bir şeyler düzgün işlemiyordu. Her zaman keyifli ve neşeli olamıyordum. İkincisi ise içimde bir ses istediğim şeylere itiraz ediyordu. O öyle olma. Sen onu hak etmiyorsun diye.  İçimdeki bu ses varken ben olmuş gibi isteyemiyordum. Bu aşamada ego ve bilinçaltı tanımları ile tanıştım. İçimde beni engelleyen şeylerin olumsuz bilinçaltı kayıtları olduğunu öğrendim. Bunların büyük kısmının 7 yaşına kadar oluşan düşünce kalıplarıydı. Bunları çözümlemeden çekim yasasının en önemli adımını aşılamayacağını anladım. Çözümü içinse bilinçaltı kayıt temizleme tekniği dediğimiz bazı tekniklerin ve yöntemlerin olduğunu öğrendim. Geçmişte binlerce olay yaşamış birisi neden bazı olayları hatırlarken neden diğerlerini hatırlamıyordu. Bunun cevabı beynin çalışmasındaydı. Beynimizdeki kayıt sistemi yaşadığımız olayla ilgili iş bitince kaydı kapatıyordu. Ancak işlem tamamlanmadıysa o iş kapanan kadar sürekli karşımıza getiriyordu. Geçmişte tam olarak yaşayamadığımız olaylardaki hissettiğimiz duygular tamamlanmamış iş olarak zihnimizde kalıyorlardı. Ve kapanması için bize tekrar hatırlatıldığında farkında olmadan eskiye dönüp o duyguyu hissedip kapatmadığımız için daha da fazlalaşıyorlardı. Zihnimizin çalışmasında bir diğer konu ise duyguların bir şekilde fiziksel bedende kendi dilinde bu konuda tepki vermesiydi. Evet zihin aslında hissedilen rahatsızlıklar için fiziksel bedende bize sürekli ikazlar gönderiyordu. Hastalıklar bunların en önemlisiydi. Bugün tıp otoritelerinin de kabul ettiği gibi vücudumuzdaki hastalıkların asıl kaynağı bizim düşünce sistemimiz ve düşüncelerimizdir. İçimizde tuttuğumuz olumsuz düşünceler (öfke, kızgınlık, üzüntü vb.) bedenimizde hastalıklara yol açıyordu. Bilinçaltı kayıt temizleme teknikleri dediğimiz konuda bu noktada devreye girip bilinçaltında birikmiş bu duyguları hissederek boşaltmamızı sağlıyordu. Zamanında hissetmekten kaçındığımız duyguyu o zaman gidip duyguyu yeniden hissederek boşaltmamızı sağlıyordu. Çünkü beynimiz gerçekle hayal arasındaki farkı anlamadığı için beynimizdeki her işlem zihinsel düzeyde bir yansıma olduğu için bu durum yaşanan olayla ilgili algılarımızın değişmesine yardımcı oluyordu. Daha önce öfke hissettiğim bir durum bizim için sıradan bir olay oluyordu. Yaptığımız şey geçmişle ilgili algıları değiştirerek geçmişle barışmaktı. Tabi bu çalışmalar bazı konularda çok kolay yapılırken bazı konularda oldukça acı vericiydi.İlk öğrendiğim EFT-Duygusal Özgürleştirme Tekniği olmuştu. Vücudun belli noktalarına  parmakla vurularak yapılarak bir çalışmaydı. Vuruş noktaları vücudumuzdaki akupunktur ve meridyenlerin geçtiği noktalardı. Yapılan vuruşlarla tıkanan enerji kanallarındaki enerjinin akması hedefleniyordu. Bir dönem uyguladım. Faydalı oluyordu ama arada bir eksiklik vardı. Tam istediğim sonuçları elde edemiyordum. Aslında o zaman farkında olmadığım ancak şu anda çok rahat görebildiğim bir şey vardı. Yüzmeyi öğrenmek isteyen ancak hocası olamayan acemi bir çocuk gibiydim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Havuzun kenarında kendi kendime yüzme öğrenmeye çalışıyordum. Ancak işin işin sırrı suya girip suyu hissetmek ve ıslanmaktaydı. Suya girmediğim sürece ben yüzmeyi öğrenip öğrenmediğimi bilemezdim. Kullanılan tekniğin başarılı olması içinde benim duygunun içine girmem gerekiyordu. Ben o dönemler duygu nedir, his nedir gerçek anlamda bilmiyordum. Patada kütede ne üzerine çalıştığımı bilmeden rastgele yaptığım çalışmalar sonucunda bir anda liderlik koltuğuna oturmayan bekleyen acemi yarışcılar gibiydim. Tabiî ki bazı konularda değişim vardı ancak benim beklentilerimi karşılamıyordu. Bataklığın suyunu kurutuyordum ama bataklığı besleyen kanallardan bataklığa hala su akıyordu.Buda beni yeni arayışa itti. Bu dönemde reiki ile tanıştım. Reiki enerjisine kurtarıcı olarak sarıldım. Aslında reikide ki bir diğer amacım uzaktan çocuklarıma enerji gönderip derslerinde başarı sağlamaktı. Aynı zamanda da kendi temizliğimi yapmaktı. Uygulamalar sonrasında bir şeyler kıpırdadı ancak hala tam olarak tatmin olmuş değildim. Fiziki delil arıyordum. Ama aslında ne tür delil aradığımı bilmiyordum. İsteklerim konusunda net değildim. Net olmayan ayakları yere basmayan istekler peşinde koşturuyordum. Bunun çok büyük bir hata olduğunu şimdi anlıyorum. Ancak o zaman bunun bilincinde değildim. Gerçekte ne istediğimi bilmiyordum.Ancak içimdeki taşlar yerinden oynamıştı. Bir şeyler beni değişime zorluyordu. Aramaya devam ettikçe yeni bir teknikle tanışıyordum. Bu aşamada kısa süre sohbet ettiğim ve ondan sonra bir daha sohbet etmediğim bir kişi bana içsel temizlik yönteminden bahsetti. Uygulamaları basit ancak etkiliydi. İlk defa çalışmalar sırasında ve sonrasında bedenimde bir şeyler hissettim. Evet fiziki delil arayan zihnim sanki aradığını bulmuş gibiydi. Bu çalışma sırasında ilk defa gerçekten ne istediğimi sorgulamaya başladım. Benim dilimle söylediğim bazı hedeflerim vardı. Ancak öylesine söylenmiş ne için istendiği bilmediğim hedeflerdi. Üzerine detaylı düşünülmüş şeyler değildi.Ben zenginlik istiyordum. Para istiyordum. Bunlar kulağa hoş geliyordu. Ama ben bütün bunları ne için istiyordum. Bunu kendime hiç sormamıştım. İyi bir işim, iyi bir gelirim vardı. Ancak içimde bir boşluk vardı ve beni bir şeyler aramaya itiyordu. Başkalarına özenip kendi durumumda hoşnutsuzluk yaratıyordum. Ve yıllarca istememe rağmen zenginliği elde edememiştim. Diğer taraftan bakıldığında bir çok insana göre de zengindim. Sorgulama sonrasında farklı bir gerçekle karşılaştım. Ben zenginliği güç için istiyordum. Para ve zenginlik bana güç sağlayacaktı. Zengin olursam yatlar ve katlar alıp birilerine hava atacak, kadınlarla kızlarla gezecektim. Burada önüme farklı bir şey çıkıyordu. Kadınlarla kızlarla gezmek benim inanç kalıbıma göre azgınlık demekti. Çok param olursa azardım. Azgınlığın sonu da sahip olunan her şeyin kaybı ve hüsrandı. İnanç sistemim bunu bana böyle söylüyordu. Kendi kendime çelme takıyordum. İçimdeki çelişki ortaya çıkmaya başlamıştı. Bunun çözümlenmesi gerekiyordu.  Bu aşamada z.ponopono, egoyu ikna tekniği ve aile dizimi gibi tekniklerle tanışıp bunları kullanarak üzerimde uygulamalar yaptım. Her çalışma bende farklı bir farkındalık seviyesi oluştururken içte hala bir yerlerde bir şeyler yerine oturmamıştı. Ancak yaptığım yolculuk sayesinde başlangıç noktasında oldukça ilerdeydim. Bu dönemde yapmış olduğum istek çalışmalarının % 60 nda başarı elde etmiştim. Bilinçli istediğim bazı şeyler hemen olmazsa da bir süre sonra kendini gösteriyordu.  Birde artık şunun farkındaydım. Odağımda ne varsa onu yaşıyordum. İhtiyacım olan bilgi ihtiyacım olduğu anda bana geliyordu. Bu dönemde hipnoz konusu dikkatimi çekti. Hipnoz sayesinde telkinlerle bunu temizleyebilirdim. İlginç bir şekilde yine internette yeni tanıştığım birisi bana hipnoz eğitimi veren bir kişi ismini verdi. Yaptığım araştırmalar sonrasında benim uygun olduğum zaman diliminde sadece o kişinin eğitimi vardı. Onun dışında bu konuda eğitim veren birkaç kişi eğitimle ilgili net tarih vermiyorlardı.  Bende o kişiye yöneldim. Ufuk Önen beyden hipnoz eğitimini aldım. Bu dönemde almış olduğum eğitimi desteklemesi için Bülent Uran beyin hipnoz kitabını almıştım. Bülent beyin kendi deneyimleri ile yazmış olduğu kitap benim için harika bir kaynak oldu. Regresyon konusu ile tanıştım. Daha önce duymuştum ama nasıl uygulandığını nasıl olduğu konusu ancak zihnimde netleşmişti. Bizi rahatsız eden olumsuz inanç kalıplarının oluşma safhası 7 yaşına kadar olan çocukluğumuzdu. Bu olumsuz inanç kalıplarının değiştirilmesi için oluştuğu geçmiş zamana gidilmesi orada duygunun içine gidilerek hissedilmesi ve boşaltılması gerekiyordu. Yoksa bugünkü halimizle yapmış olduğumuz çalışmalar geçmişe etki etmiyordu. nanç kalıplarının değiştirilmesinde iki tane kilit nokta vardı. Birincisi ilk kaynak noktayı bulup oradaki kişi olmak, ikincisi de duyguyu hissetmekti.Zihnimdeki taşlar yerine oturmaya başlamıştı. Aslında daha önce tespit ettiğim konulara yeniden dönüş yapmış oldum. Peşinde koştuğum gücün kaynak olayı çocukluğumdaki annem ve babam arasındaki ilişki ve hamilelikte annemin beni istememesiydi. Annemin ailesi zengindi, babamınki de fakirdi. Bir şekilde babamla evlenen annem mevcut durumu kabul edemeyen ve babamla düzgün iletişimi olmayan, uyum sağlamakta zorluk çeken annem tüm hıncını babamın fakirliğini aşağılayarak çıkartıyordu. Buda eve huzursuzluk olarak yansıdığı için otomatikman da bende etkileniyordum.Babamın para yüzünden aşağılanması,  bir erkek olarak beni rahatsız etmişti. Fakir olmak birine muhtaç olmak benim için kabul edilmezdi. Ezilen babamın intikamını annemden almak isteği de vardı. Zengin olarak kadınlara güç gösterisi yaparak onlar nezdinde annemden babamın intikamı alma planları yapıyordum. Peşinde koştuğum gücü aslında bunun için istiyordum. Güçlü olmak. Bir erkek olarak ezilmemek. Aslında işimde güç üzerineydi. Ben güç arıyordum ve aynı zamanda da gücü elde etmiştim farkında değildim. Ancak bir şey daha vardı. Ben zenginliği ve gücü kabul edemiyordum. İşim güç üzerineydi ama bana verilen yetkileri kullanmaktan rahatsız oluyordum. İstediğim lüks arabayı imgelediğimde o arabanın içinde emanet gibi duruyordum. Bir ana önce o arabayı terk edip ondan uzaklaşmak istiyordum. Bunu nende hissettiğimi sorduğumda layık olmamak duygusu ortaya çıktı. Ben kendimi lüks bir şeye layık göremiyordum. Bana verilen yetkileri kullanmaktan da kaçınma sebebim buydu değersizlik duygusu. Bunun sebebi de annemin hamileliğinde beni düşürmeye çalışmasıydı. Annesi tarafından istenmeyen bu dünyaya gelmeyi hak etmeyen değersiz bir çocuktum. Bu konular üzerinde yoğunlaşıp yapmış olduğum çalışmalarla oldukça ilerleme kaydettim. Yılların birikmiş olumsuz inanç kalıplarını temizlemek zaman alıyordu. Yapmış olduğum her çalışma bir şeyleri temizlerken alttaki temizlenmesi gereken diğer konular ortaya çıkıyordu. Bu kendimi keşif yolculuğuydu. Zihinsel ve bedensel gelişime uygun olarak ilerliyordu. Farkındalık arttıkça ihtiyacım olan bilgiyle birlikte temizlenmesi gereken şeyler önüne geliyordu. Birçok insanın merak ettiği bir konuyu bakış açımı açıklamak istiyorum. Tam anlamıyla temizlenmek mümkün mü? Hayat bizim bizi yaratana ulaşmak için kullandığımız bir yolculuk. Bu yolculuk bir tekamül çalışması. Bizi yaratandan zerrelerimize kadar memnun oluncaya kadar öğrenme devam edecektir. Bu çalışmalar sonrasındaki fark şu olacaktır.  Bu yolculuğu huzursuz keyifsiz, aciz ve çaresizlik içinde mi yapacağız yoksa keyifli huzurlu ve neşe içinde mi yapacağız. Öğrenmemiz gerekenleri hayat bizim karşımıza çıkartacak öğrenmemekte ısrar ettiğimiz şeyleri kafamıza vura vura öğretecektir. Bu çalışmalar bizde farkındalık yaratıp olaylardaki öğrenmemiz gereken şeyleri daha kolay şekilde öğrenip bir sonraki aşmaya kolayca geçmemizi sağlayacaktır. Aylarca yıllarca o üzüntünün öfkenin esiri olmak yerine kısa sürede çözümleri görüp kabule geçerek odağınızı yeniden istediklerine çevireceksiniz. Kendi yolculuğumu özellikle detaylı anlatmak istedim ki seminerdeki konuları seçiş amacım anlaşılsın istedim. Öncelikle çekim yasasından başlayacağız.  Çekim yasasının genel tanımlamasını yaptıktan sonra çekim yasasının işleyişinde etkili olan unsurları gözden geçireceğiz. Kainattaki her canlının ve nesnenin ortak dili olan enerji konusunu inceleyeceğiz. Sözlerin ve dna’mızın nesneleri etkilemeleri üzerine yapılmış deneylerden bahsedeceğiz.Devamında istemek konusunu ele alacağız. Bir nesneyi istemekle bir kişiyi istemek arasındaki farkları ve istemenin ince noktalarını göreceğiz. İstedikten sonra enerjiyi harekete geçirecek en önemli aracımız olan imgelemeden bahsedeceğiz. Hayal ile imgeleme arasındaki farkı göreceğiz.Devamında isteklerimizin olmasında en büyük engel olan dirençlerimiz ve olumsuz bilinçaltı kayıtlarımız konusunu ele alacağız. Ego nedir? Olumsuz bilinçaltı kayıtları nedir? Bunların çözümlemesi nasıl yapılır. Duygularımızın hayatımıza etkileri nelerdir bunları göreceğiz. Bir sonraki adımda bilinçaltı kayıt temizliğinde kullanabileceğimiz teknikler konusun inceleyeceğiz. Özellikle kendi başımıza yapabileceğimiz tekniklerden kısaca bahsedeceğiz. Ve değersizlik duygusu üzerine örnek EFT çalışması yapacağız. Bir sonraki adım ise bir şifalanma yöntemi olarak kullanılan reiki ve refleksoloji konusunda Canan Güler tarafından bilgi verilecek. Son olarak ta verilen bilgilerin hayatımıza yansıtma konusundaki bir çalışmayla semineri bitireceğiz. Çalışma esnasında konu işlendikten sonra son yarım saat soru cevap bölümüne geçilecek olup zaman müsaade ettikçe sorular cevaplanacak. Katılımcıların soruları önceden alınarak aynı sorular ders akışı içinde cevaplanarak zaman kaybı önlenecektir.Bu çalışma sonrasında seminerde işlenen konuları hayatınıza uygulama isteğinize göre elde edeceğiniz başarı seviyesi değişecektir.  Bu çalışma sonrasında hiç kimseye % 100 bir başarı vaat edilmektedir. Önerilen çalışmaları uygulama sorumluluğu tamamen katılımcılara aittir.

Kaynak

Devamını Oku »

27 Ocak 2015 Salı

Bilinçaltı Yüklerini Bırakma - Bağ Kesme Çalışması


Bu çalışmayı yaparken çözülmeler yaşayabilirsin. Sarıldığında bazen birden bir duygu boşalması yaşayabilir, ağlayabilirsin. Bırak hislerin olduğu gibi aksın sen süreci yönetmeye çalışma bırak kontrolü. Varlığının çatışmaları çözülsün.
Geçmişinden, çevrendeki insanlardan, annenden, babandan, sevdiklerinden, çatışma yaşadığın kişilerden yaşadığın alandaki herkesten ve her olay ve durumdan aldığın bilinçaltı kalıpların varlığında ve dış dünyanda çatışmaya sebep oluyor. Varlığının sonsuzluğu bu sınırlı kalıplarınla çatışıyor doğal olarak. Bu çatışma dış dünyanda da çatışma ile problemlerle karşılaşmana neden oluyor. Bu uygulamada bu yüklerin her birini tek tek bırakacak özgürleşeceğiz.Rahat olacağın bir yerde rahat bir pozisyonda otur. Gözlerini yavaşça kapat. Ağır ağır ve derin nefesler al. Üç derin nefes alışverişinden sonra hayatında en fazla çatışma yaşadığın kişiyi gözünün önüne getir. Bu kişi bir arkadaşın olabilir, tanıdığın olabilir, bir akraban olabilir. Şu an hayatında olabilir, ya da geçmişte hayatında olmuş bir kişi olabilir. Hatta şu anda hayatta olmayan biri de olabilir. En fazla çatışma yaşadığın kişiden başla. Her seferinde bir kişi ile çalışacaksın.Gözlerin kapalı, derin ve ağır nefesler alıyorsun. İlk önce çalışma yapacağın kişinin karşında olduğunu gör. Şu anda o kişi karşında. İmgesel olarak göremesen de yalnızca karşında olduğunu hisset. Şu anda o karşında duruyor. Ne hissediyorsun. Daha önce yaşadığınız o çatışmadan dolayı ona kızgın olabilirsin, ya da sen bir şey yaptın, bunun suçluluğunu taşıyor da olabilirsin. O kişiden korkuyor olabilirsin hatta nefret ediyor olabilirsin. Ama bil ki bunu sen hissediyorsun. O sadece içindeki kızgınlığın, korkunun açığa çıkması, dışarıdaki yansıması. O sensin. Kendi içindeki, bilincindeki çatışan yönlerini görüyorsun. O sana onu gösterdi. Seni sana gösteren bir aynan, yüzün o. Senin iç dünyanın ayna görüntüsü. İçindeki bu çatışmayı durdurmazsan, hayatında farklı farklı görünüşlerle ayni sorunu yaşayacaksın. İsimler değişecek belki, sahneler değişecek. Ama aynı şeyleri tekrar tekrar yaşayacaksın eğer içinde o çatışan yönünü bırakmazsan.Şimdi, ona hissettiğin şeyler ne olursa olsun onun gözlerinin içine bak. Ama yalnızca sevgiyle. Çünkü o sensin, senin yüzün. Sevgiyle gözlerinin içine baktıktan sonra ona söyleyeceğin iki cümle çok önemli. Bu seni onun varlığıyla ve evrenle birleştiren iki cümle. Evrenden, her şeyden kendini ayırdığın, büyük resmi göremediğin için yaşadın bunları. İki cümle.

Bu iki cümle, seninle onu,  çatışma ile çözümü bir araya getirecek. Teşekkür ediyorsun, çünkü o sana senin bir yüzünü gösterdi. Senin olmak istemediğin bir yüz olabilir bu. Ama en mükemmel yüzünü ortaya çıkarman için, önce sen olmayan yüzlerini kendine gösteriyorsun. Kendin olmayan yüzlerini görerek, en mükemmel oluş halini ortaya çıkaracaksın. Kendini hatırlıyor, her an yükseliyor, varlığın muhteşemliğini açığa çıkarıyorsun. Bunun için hayatında mutlaka çatışma yaratman gerekmiyor. Bir şeyleri öğrenmek için hayatında mutlaka zorluk yaşaman, düşmen, kafanı duvara çarpman gerekmiyor. Kafanı duvara çarpmadan da öğrenebilirsin. Acı çekmek burada öğrenmek ya da hatırlamak için kullandığın bir yöntemdi. Ama bu şekilde öğrenmek yerine her şeyi kolaylıkla, acı yaratmadan, sevgiyle, mutlulukla, bollukla hatırlayabilirsin. Acıyı kullanarak öğrenmek senin seçimin. Seçimin ne ise de onu yaşarsın.Evrene bakarsan her şeyin kolaylıkla olduğunu görürsün. Evrende milyonlarca galaksi trilyonlarca trilyon yıldız var. Devasa boyutları ile doğal halleri ile dönüyorlar. Bir güç sarf etmelerine gerek yok. Bir tohum toprağa düştüğünde doğal hali ile çıkıyor. Bunu için ek bir güce, çabaya ihtiyacı yok her şey doğal haliyle ve kolaylıkla oluyor. Işığın müziğiyle birleştiğinde hayatında her şeyin kolaylıkla olduğunu göreceksin.Gözlerin kapalı, o kişi karşında. Gözlerinin içine sevgiyle baktın. O muhteşem iki sözcüğü söyledin. Seni seviyorum, teşekkür ederim. Sonra ona SARIL. Bunu fizikselleştirebilir kendine sarılıyormuş gibi bir sarılma hareketi yapabilirsin. Bu sıcaklığı hissetmeni sağlayacaktır. Kendine sarılıyormuş gibi sarıl ona. Hisset sıcaklığını. Varlığını içine al. O senin varlığının içinde kabul etmediğin bir yüzün. O yüzünle bir arada olmak durumunda değilsin. Ama o yüzünü de kabul et. O da senin bir yüzün. Bir şeyi bırakman için önce kabul etmen gerekir. Kabul etmediğin, reddettiğin her ne varsa onları çoğaltırsın. Kabul, ruhunun, bedeninin şifasıdır.Sarıldıktan sonra şunları söyle ona:“Çok güzel anlar yaşadık, bir yüzümü gördüm ve çok güzel deneyimler kazandım. Ama artık varlığımda bu yükü taşımayı tercih etmiyorum.”Varlığımızda karşılaştığımız insanların yüklerini taşıyoruz. Bu sevdiğimiz insanlar için de geçerli. Sevdiğimiz biri bizimle bir araya geldiğinde yaşadığı bir sorunu anlattığında fark etmeden onun yükünü alıyoruz. Aynı zamanda onun hayata bakışını, kalıplarını da bilinçaltımıza ekliyoruz. Çatıştığımız insanlar keza onların yüklerini de hala üzerimizde aşıyoruz. Geçmiş denilen zaman diliminde bir olay yaşanmış. Hala hayatımızda bu olayın yükünü taşıyoruz. Bu cümleyi söyleyin ona. Bu cümle ondan ayrılmanız anlamına gelmiyor. Varlığınızın bir parçasından ayrılamazsınız. Her biri bir çünkü. Yalnızca aldığınız, üzerinize yapıştırdığınız yükünüzü bırakıyorsunuz. Çünkü artık yürümek, mutlulukla koşmak, ışığın muhteşem müziğini yazmak istiyoruz. Her şey birbiri ile bağlı ve bir olduğundan siz bu çalışmayı yaptığınızda, karşınızda gördüğünüz kişi de yüklerini bırakabilir eğer arzu ederse tabi.Ona sarıl ve bunu söyle “ama artık varlığımda bu yükü taşımayı tercih etmiyorum.”. Sonra bir adım kadar geriye çık. Göbekleriniz arasında bir kordon ya da ip olduğunu düşün. Bu kordon, varlığına aldığın bu yükü taşıyan kordon. Kordonu gör, bu kordonla bilinçaltı kalıplarını, varlığını aşağı çekecek kabukları aldın. Şimdi eline altın renkli bir makas al. Bu altın renkli makasla o kordonu kes. Kordonun kesildiğini ve ayrıldığını mutlaka gör. Ya da hisset. Ayrılmaz, kesilmezse tekrar dene. Daha çok sevgini ver. Bazen ip büyüyebilir, dallanıp budaklanabilir. Bu sefer makası büyüt o ip kesilsin ve ayrılsın. İp ayrıldıktan sonra tekrar gözlerinin içine bak, teşekkür ediyorum de ve uzaklaştığını gör. Yavaş yavaş gözlerini aç.Çalışmanın aşamalarını kısaca tekrarlıyorum.Gözlerini kapa, birkaç derin nefes al,Çalışma yapacağın kişiyi karşına al,Gözlerinin içine sevgiyle bakarak, teşekkür ediyorum ve seni seviyorum de,Sonra ona sevgiyle sarıl ve şöyle söyle “Çok güzel anlar yaşadık, bir yüzümü gördüm ve çok güzel deneyimler kazandım. Ama artık varlığımda bu yükü taşımayı tercih etmiyorum.” Bir adım geriye çık.Aranızda bir kordon olduğunu gör ya da düşün. Yükü taşıyan bu kordonu altın bir makası eline alarak kes. İpin ayrıldığını mutlaka gör. Ayrılmazsa makası büyüt. Eğer zorlama ya da direnç hissediyorsan o an o kişiyi bırakıp başka birine geçebilir, başka bir zaman yine aynı kişi için yapabilirsin.Gözlerinin içine tekrar sevgiyle bakarak, teşekkür ediyorum de, senden uzaklaştığını gör ve gözlerini yavaş yavaş aç.Bu çalışmayı her seferinde bir kişi için yap. Bir kişi için 2-3 dak. yeterlidir bunun için. Öncelikle en çok çatışma yaşadığın kişilere, daha sonra çevrendeki insanlara, geçmişte yaşamış ya da şu an yaşamayan hayatındaki kişilere, en son sevdiklerine de bu çalışmayı yap. Bir kişi için eğer kordon ayrıldı ise bir kez yapman yeterli. Tekrar tekrar yapman inancının zayıflığını, şüphe duymuş olduğunu gösterir. Bir kez yap ve olduğunu bil. Sevdiklerinle daha güçlü bağlar kurduğunu, daha mutlu ilişkiler deneyimlediğini göreceksin. Çalışma iki taraflı çalıştığından, çatışma yaşadığın bir kişi ile birden daha güzel bir diyalog içine girdiğini görebilirsin. O kişi seni hiç beklemediğin halde hemen ve kısa bir süre sonra arayabilir. Birden çatışmanın çözümlendiğini görebilirsin.Daha açık, sevgi dolu dostluklar, ilişkiler kuracaksın. Çünkü ilişkilerin yüklerden özgürleşecek. Hayatına artık hizmet etmeyen kişilerin de hayatından birden kendiliğinden çıktığını göreceksin. Çünkü o senin bir yanındı ve sana yalnızca bir şey anlatmak için yine senin tarafından kendi yüzlerinden birini görmen için geldi. Artık hayatındaki görevi bittiğinden, birden uzaklaştığını görebilirsin. Hayatına yeni birileri girebilir. Hayatına yeni girenler de senin şu andaki sevgi dolu titreşimine uygun kişiler olacak. Hatırla, içerisi nasılsa dışarısı da öyledir. İç çatışma durduğunda dışarıdaki çatışma da duracak.Çalışmayı kendinde çatıştığı yanların için de yapabilirsin. Mesela bir konuda endişeleniyorsun, ya da içinde bir yanın seni aşağı çekiyor, korkuya sevk ediyor. Bu sefer, kendini karşına al ve bu çalışmayı yap. Karşındaki kendin olsun. Bak gözlerinin içine. Karşındakini tanımla, o sensin, benim …..dan endişe duyan yanım. Teşekkür ediyorum, seni seviyorum. Sarıl, “Çok güzel anlar yaşadık, bir yüzümü gördüm ve çok güzel deneyimler kazandım. Ama artık varlığımda bu yükü taşımayı tercih etmiyorum” dedikten sonra kendinin o yüzü ile arandaki bağı kes. Bunu aynı şekilde, bağımlı olduğun şeylere yapabilirsin. Herhangi bir hastalığını karşına alıp onunla bağını kesebilirsin. Bu yöntemle birden hastalığın çözülmeye iyileşmeye başladığını görebilir, mucizeler yaşayabilirsin. Hatta çalışmayan bir cihazla arandaki bağı kestiğinde onun çalışmaya başladığını bile görebilirsin.Bizim cansız dediğimiz cihazlarımız da enerji ile çalıştıklarından bazen bizdeki enerji dalgalanmaları manyetik alan yaratıp onların bozulmasına sebep olabilir. Bazen tuttuğunuz bir şeyin bozulduğunu, ya da elinizde kırıldığını görebilirsin. Uygula bunu, aklına gelen her şeyle yapabilirsin, bitkilerin, hayvanlarınla, bununla oyna ve yaratıcılığınla bu yöntemi kullan. Çok etkili ve hızlı çalışan bu yöntem, ayağındaki taşları, prangaları atmanı, kanatlanmanı sağlayacaktır.

Kaynak

Devamını Oku »

26 Ocak 2015 Pazartesi

Psiko Kinesiyoloji Eğitim Videosu - Nil Gün

Enerji ile beden arasındaki ilişkiyi örnekleriyle anlatan eğitim videosu.

Video içeriği:
Kas Testi Sevgiye Korkuya bedenimiz farklı tepki verir Ters Meridyen akışının düzeltirmei,Hemolateral Kalıbı düzeltmeParelel Akışı DüzeltmeGöz Koordinasyon Bozukluğunu Düzeltmek Bağışıklık Sistemini Güçlendirmek için Timus VuruşuDalak testiAğrı geçirmek Etkili Konuşmacı OlmakFermuar ÇekmekKızgınlığı Boşaltmak Ying Yang Bağlantısı Meme sağlığı

Kaynak

Devamını Oku »

23 Ocak 2015 Cuma

KENDİNİ ONARMAK-Enerji Meselesi

Sanırım 40 yaşla birlikte bir rahatlık bir vurdumduymazlık istiyorum oylesi daha rahat...

İnsanın kendi enerjisini en verimli  sekilde akıllıca önce kendisi için kullanması gerekli...


Kaynak

Devamını Oku »

22 Ocak 2015 Perşembe

Renk Körü İnsanlar Dünyayı Nasıl Görürler?

Renk körü olup olmadığınızı renk körlüğü testi için video izleyerek yapmaya ne dersiniz? Orijinal ve standartlara uygun 38 adet renk körlüğü testi.


Kaynak

Devamını Oku »

20 Ocak 2015 Salı

Bugün Kendiniz için Küçük Bir Şey Yapın, Kendinizle Barışmayı Seçin..

       Bugün kendiniz için bir şey yapın. Kendinizle barışmayı seçin.
     Enerjinizi kendiniz için bir şeyler yapmaya kullanın.       Bir çok insan için kendini affetmek çok zordur. Ama işin ilginç tarafı onlar geçmişi, geçmişteki kendilerini şimdiki zaman ve mekanda yargıladıklarının farkında değillerdir.      Anlamadıkları konu da budur. Arada zaman, mekan ve bilinç farkı vardır. Evet yapılan şey bugünkü bilinç yapısıyla, bugünkü tecrübe ve deneyim birikimiyle geçmişteki kişi yargılanmaktadır. 5, 10, 15 yaş halimizle 20, 30, 40 yaşındaki halimiz hiç bir zaman bir değildir. Hatta hatta 10 yaşla 11 yaşındaki kişiliğimizde bir değildir. Oradaki kişi senin bilgi ve tecrübene deneyimine sahip değildi ki şu anda senin düşündüğün beklediğin gibi davranabilsin. Şu anda yapılan şey onu sahip olmadığı birşey üzerinden yapıp yapmadıkları için suçlamaktan başka bir şey değildir.      Evet, geçmişimizdeki biz idealleri olan hayalleri olan bir kişiydi, ve bunun için mücadele etti. O anki bilgi ve tecrübesi ile kendisi için iyi olanı istemeye ve iyi olanı yapmaya çalıştı.      Etrafına kendisi için iyi olduğunu düşündüğü kişileri çekmeye çalıştı. O kişinin niyeti iyiyidi. O kişinin niyeti kendisi için iyisini çekmekti. Evet elindeki bilgi ve deneyim sermayesine göre kendisi ölçtü biçti ve kendisi için en iyisine ulaşmaya çalıştı. 
       Zaman zaman hata yaptı. Zaman zaman yanlış yaptı, ama yılmadı ve kendisi için iyi şeyleri istemeye, yapmaya, çalışmaya devam etti. Belki istediği şeylerin hepsini elde etmeye bilgisi, sermayesi gücü yetmedi ancak bunun için mücadele etti.           Belki zaman zaman yoruldu. Pes etti. ama siz şu anda bulunduğunuz yere o geçmişteki sizin sayesinde geldiniz. Onun yaptıkları yada yapmadıkları sayesinde geldiniz. Bundan sonra bayrak sizde, bayrağı daha ileriye götürmek sizin elinizde. Daha ileriye götürebilmek için yapmanız gereken şey geçmişteki kendinize, yapıp yapmadıklarınız için kızıp öfkelenmek yerine kendiniz için bir şeyler yapmaktır. Evet ileriye bakmaktır. Geçmişe takılmak yerine geçmişteki mücadele azmini alıp o mücadele etmiş sizi ödüllendirmek ona çabalarının boşa gitmediğini göstermek için bir şeyler yapmaktır.          Siz şu anda geçmişteki kendinizden çok daha bilgi ve deneyime sahipsiniz. En önemlisi tecrübeniz var. Enerjinizi neye yönlendireceğinizi neleri yapıp neleri yapmamaız gerektiğini biliyorsunuz. Ve onun için ondan çok daha fazla şeyi başarabilirsiniz.       Evet bugün kendiniz için bir şey yapın. Kendinizi ileriye taşıyacak bir adım atın.         Konfiçyusun bir lafı vardır." Karanlığa küfretmektense kalk bir mum yak."   Geçmişinizdeki kendinize öfkelenmek, kızmak, küfretmek yerine onu affet ve geleceğin için bir adım at. Geleceğin için bir şey yap.      Kendini sev. Kendini ödüllendir. Kendini takdir et. Ve yıllarca ertelediğin bir şey için adım at. Hedeflerin için hayallerin için adım at. Harekete geç.      Yıllarca mücadele etmiş senin şu anda bulunduğun kişi olmanı sağlayan o geçmişteki kişinin emeğinin boşa gitmediğini ona göster ve kendini daha ileriye taşıyacak adımı at. 
    Bugünü kendinle barışma günü ilan et. Gemişteki kırgınlıklarınla,  öfkenle  kızgınlıklarınla vedalaş kendini affet ve sev.
      Bunu yapabilirsiniz değil mi?
      Sakin bir yere oturun nefesinize odaklanın gevşeyin ve geçmişe gidin. Çocukluğunuza, bebekliğinize, gençliğinize hangisine gitmek isterseniz gidin ve kendinizi sevin. Oradaki kendinize teşekkür edin. Oradaki kendinize onu her ne şey yapmış olursa olsun onu affettiğiniz söyleyin. Ona sarılın ona doyasıya sarılın, onun sıcaklığını hissedin. kendi sıcaklığınızı onun hissetmesini sağlayın.        Sonra onun elinden tutun ve onu bugüne getirin. Ona şu anda sahip olduklarınızı gösterin. Onun yıllarca yapmış olduğu çalışmanın çabanın boşa gitmediğini ona gösterin.       Onunla beraber vakit geçirin ve onun gözlerindeki sevinci pırıltıyı enerjiyi görün. Sonra onu tekrar geçmişe götürün. Ona sarılıp sevgiyle veda edin. Ve bunu fırsat buldukça sık sık yapın. Ve bunu yaptığınız her gün kendinizi daha zinde, daha enerjik ve huzurlu hissederken aynı zamanda daha fazla şey yapmak için istekli olacaksınız.

Kaynak

Devamını Oku »

18 Ocak 2015 Pazar

15 Aralık isyankar uranüs güçlü plüto ya kare ! Kim olduğumuzu hatırlatma şokları !

15 Aralık saat 07:15 de koç-oğlak aksında uranüs plüto karesi gerçekleşiyor.Kova çağına yaklaştığımız bir zaman diliminden geçiyoruz.Özgürlük-adalet-eşitlik.Bu dönemde,bireysel özgürlükle sosyal normlar arasında dengeyi bulmak zorlayacağa benziyor,zaten kovanın en hassas olduğu konulardır bunlar,özgürlük nerede başlar,nerede biter,birey nerededir,toplum bireyden ne talep eder zihinsel olarak sorgulayacağımız bir süreç.

Toplumsal ve bireysel baskı artacak,güvenlik özgürlük sınırları aşılacak buna karşıt  bir çok kesim geçmişten bu güne ihlal edilmiş haklarını talep için  kitleler halinde iskankar bir tavırla ayağa kalkacak.

Zamanın her şeyi değiştirdiğine tanık olacağımız bir süreçten geçiyoruz.Bireysel olarak da değişime zorlanacağız,pişmanlık keşkelere yama vuracak,unutmaya çalışacağız yeniden  var olmak için,hiç değişmeyeceğim dediğimiz yerlerimiz değişecek anda belkide farkına varmadan defalarca değişeceğiz bu farkındalık geçişinde.Var olmak hayatta kalmak için belkide kendi sınırlarımızı bile aşacağız ani şoklar etkisiyle.Vazgeçemediğimiz göze alamadığımız şeylerden de feragat ederek hemde.Bireysel özgürleşme kaybedecek bir şeyinin olmamasıdır,kaybedecek bir şeyi olmayan yalnızca özgür güdüleriyle hareket edebilir.

Çırıl çıplak kendin olmaya zorlayacak zaman,olamadığımız yerlerden gelecek değişim,korkularımız olmazsa olmazlarımız dan arınarak.İçimizde bastırdığımız sus zamanı değil dediğimiz boyun eğdirdiğimiz yönlerimiz açığa çıkacak,bir nevi kendimizi aşacağız,alışılmış kalıpların içinden çıkarak.Kollektif bilince hizmet eden ruhlarında birleşme süreci,biz enerjisine geçiş için.Farkındalıklar çok artacak,bu isyankar çıkışlar halinde olacak.İsyan dönemi yeniden başlıyor anlayacağınız,kim olduğumuzu hatırlamak için..


Kaynak

Devamını Oku »

16 Ocak 2015 Cuma

4 Aralık 2014

Ay bugün de boğa burcunda ilerleyecek. Yine finans konularına enerjinizi odaklayabileceğiniz bir gündesiniz. Ay boğa burcunda iken sağlam adımlar atmak isteriz ve adımlarımızı hesaplayarak atmamız başarı getirir. Ayrıca hayatımızda denge, uyum ve huzur oluşturabileceğimiz keyfimize düşkün olduğumuz günlerdir ayın boğada olduğu günler.


Bugün;


Sabah saatlerinde ay ile plütonun uyumlu açısı kişisel gücümüzü fark etme ve etkili bir şekilde kullanabilme yeteneği verecektir.


Akşam saatlerinde ise ay ile jüpiterin kare açısı yemek, içmek ve harcamalarda abartıya yol açabilir. Ayrıca zihinsel olarak da abartı eğilimimiz artabilir.


Gün boyunca etkili olacak olan venüs ile jüpiterin olumlu açısı; aşk, alışveriş, güzelleşme, hukusal konular, eğitimle ilgili konular ve seyahatlerle ilgili şans verecek. Bu şanslı bir enerji veren bir açıdır ve bugün bunu değerlendireceğiz.


Günün niyeti: Sabahleyin odaklanarak 7 kere okuyun


” Ben ….. (isminizi söyleyin) şimdi ve burada  hayatıma güzellikler getirecek ve beni mutlu edecek harika bir deneyimleri sevgiyle yaşamayı seçiyorum”


Renk; Bugün pembe rengi tercih etmenizi öneririm. Hem giyinmek hem meditasyon için en uygun renk pembe olacaktır.


Doğal taş: Çalışmamıza uygun olarak bugün pembe kuvars taşı kullanmanızı öneririm.


Esma: Ya Vedud


Günün melek niyeti: Sevgili meleklerim, lütfen hayatıma daha fazla sevgi ve mutluluk enerjisi getirin. Girdiğim her ortamda insanlara sevgi ve mutluluk enerjisi götürmem için beni destekleyin. Teşekkür ederim.


Günün Enerji Önerisi: Bugün aşkı çekin çalışmasını size öneririm. Venüs ile jüpiter arasındaki etki bir kaç gün daha süreceği için bu çalışmayı almak için harika bir zamanda olacağız.


http://reikiturk.com/market/index.php?route=product/product&path=69&product_id=101


Alıntıdır

Devamını Oku »

6 Ocak 2015 Salı

Beyni Yakından Tanımanızı Sağlayacak 13 Önemli Bilgi

Beyin gizemli bir organ ve içinde sırlar barındırıyor. İşte bu yazımızda beynin 13 önemli sırrını sizlere sunuyoruz. Beynini yakından tanımak isteyenler işte gizemli beyin bilgileri.

1.
1x1.trans Beyni Yakından Tanımanızı Sağlayacak 13 Önemli Bilgi


Beyin bellek kapasitesi olarak sınırsız potansiyele sahipse de kısa süreli hafıza sadece yedi birimlik bilgiyi hafızaya almakta ve hatırlamaktadır. Telefon numaralarının genellikle yedi basamaklı olmasının veya biz numaramızı yediye bölerek söylememiz bundan dolayıdır.


2.


 1x1.trans Beyni Yakından Tanımanızı Sağlayacak 13 Önemli Bilgi


Kahve gibi kafein içeren içecekler hatırlamamızı kolaylaştırabilir ama beynin depolama kapasitesini asla artırmaz.


 3.


 1x1.trans Beyni Yakından Tanımanızı Sağlayacak 13 Önemli Bilgi Doğduğunuz günden bugüne kadar yaşadıklarınızı hatırlamak isteyebilirsiniz. Ancak bu mümkün değil. İnsan ancak 3-4 yaşından sonraki hatıraları ve bilgileri hatırlayabilir. Yaş ne kadar küçülürse hatırlama oranı o oranda azalır.
 


4.


 1x1.trans Beyni Yakından Tanımanızı Sağlayacak 13 Önemli Bilgi


Sıcak bir çikolatanın kokusu size evinizi hatırlatabilir veya hoş bir parfüm kokusu eşinizi düşünmenize neden olabilir ve beynimizi hemen harekete geçirir. Çünkü koku beynin hipokampus bölgesinde işleme alınır ve değerlendirilir.


5.


 1x1.trans Beyni Yakından Tanımanızı Sağlayacak 13 Önemli Bilgi


Gerçek sizi özgür kılacak! Ancak yapmadığınız ve görmediğiniz bir anı size sık sık söylenirse beyniniz bunu yaşamış gibi düşünmeye başlar. Böylece size ait olmayan bir anıya sahip olursunuz.


6.


 1x1.trans Beyni Yakından Tanımanızı Sağlayacak 13 Önemli Bilgi


Düzgün düşünme becerisi için uyku özellikle REM uykusu çok önemlidir. Uyku sağlıklı değilse düşünmede sağlıklı değildir.


7.


 1x1.trans Beyni Yakından Tanımanızı Sağlayacak 13 Önemli Bilgi


Yapa yapa öğrenebilirsiniz ancak en önemli öğrenme biçimi anılardır. Bu nedenle anılar unutulmaz. Beyin anıları uzun süreli hafızada daha hızlı ve kalıcı işler.


8.


 1x1.trans Beyni Yakından Tanımanızı Sağlayacak 13 Önemli Bilgi


Okul beynin kullanıldığı ve öğrenmenin olduğu tek mekan değildir. Beyin yaşadığınız her saniyede


 9.


1x1.trans Beyni Yakından Tanımanızı Sağlayacak 13 Önemli Bilgi


öğrenir ve öğrendiği bilgileri işler siz farkında olmasanız da buna göre hatırlar ve tepki verir. Herhangi bir kası güçlendirilmek için nasıl fiziksel egzersiz yamak 1x1.trans Beyni Yakından Tanımanızı Sağlayacak 13 Önemli Bilgi


gerekirse beyni güçlendirmek içinde beyin egzersizleri yapılmalıdır. 10. 


Beyin görsel bilgileri daha kolay hafızaya alır ve anlamlandırılır. Bu nedenle görsellik öğrenmede en etkili güçtür. 11. 1x1.trans Beyni Yakından Tanımanızı Sağlayacak 13 Önemli Bilgi Beyin çok derin incelendiğinde kadın ve erkek beyni arasında farkların olduğu tespit edilmiştir. (Detaylı bilgi için Ahmet Yıldız’ın Güçlü Beyin kitabını inceleyebilirsiniz.) 12. 1x1.trans Beyni Yakından Tanımanızı Sağlayacak 13 Önemli Bilgi Bir kişinin yüzüne bakarak ve yakından soru sormak, cevap vermek ve konu anlatmak çok zordur. Çünkü beyin konsantre olmak için daha uzak bir mesafe olmalı ve özgür olmalıdır. 13. 1x1.trans Beyni Yakından Tanımanızı Sağlayacak 13 Önemli Bilgi Solak insanlar nüfusun yaklaşık% 10’unu oluşturur. Sol eli kullanmanın temel nedeni ise sağ ve sol beyin arasındaki bağlantılardaki  korpus kallosumun hangisiyle daha yoğun bağlantı yaptığıdır. GÜÇLÜ BEYİN SAHİBİ OLMANIN TEK YOLU BU KİTAPDA



Kaynak
Devamını Oku »

5 Ocak 2015 Pazartesi

Güzel Bir Sohbet

FACE ÜZERİNDEN GÜZEL BİR SOHBET


Sohbet ettiğim değerli N’nin adını yayınlamadan sohbetimizi bire bir sizlerle de paylaşmak istedim. Önemli bulduğum bir konuda ve keyifli bir sohbet oldu


Blogumda bir kitap önerdim ve kitaptaki bir teknikten çok yüzeysel söz ettim yani detayları vermedim. 2 gün sonra facebook da bu konuda bana gelen ileti ve yazışmalarımız


N: Hocam geri bildirim paylasmak isterim. Dun annemle ayni saatte 48 saatlik bi surec baslattik. Bugun tam ayni saatte annemin istegi sonuc buldu. 24 saat icinde mucize gibi:)) ben de hala olumlama yaparak istegimi destekliyorum. Annemse yeni bi 48 saatlik sureci baslatti. Sevdiklerime de onerdim yaptilar. Verdiginiz ilham icin sonsuz tesekkurler:)))


Ben: Gerçekten istemek, açık olmak ve bırakmak da önemli. Tabi kitapta özel bir niyet çalışması da vermiş bunu da öneririm.


N: Onerin lutfen hocam yaparim hemen:)))


Ben: Kitabı almanı öneririm, aksi halde yazara haksızlık yapmış olabiliriz


N: Su anda koyluk yerdeyim hocam. Saglik olsun.Eğer bir kişi emeğini ücretsiz paylaşmayı seçtiyse sorun yok ama emeğinin karşılığında bir ücret istiyorsa ve biz bu talebi görmezden gelirsek yani vermeden alırsak bu durumda onayladığımız şey hayatımızda sürekli karşımıza çıkar. Yani hayatımıza sürekli bizim hakkımızı yiyen, emeğimize değer vermeyen insanları çekeriz. Bir de karşımızdaki insanla aramızda borç ilişkisi oluşur. Yani her açıdan bu çok çok olumsuz sonuçlar doğurur. Yani iyi niyetle hareket etsek de evrenin yasalarına aykırı hareket ettiğimiz için sonuçlarını yaşar, bedellerini öderiz. Bu nedenle hazır olduğun bilgi sana en doğru zamanda en doğru şekillerde gelecektir diyorum


N: Ben bunu okuyan ablama sormak yerine size sordum hocam… Ablam simdi bana soyler ki! Ben ortada bi borc gormuyorum. İnanc kodum bu sekilde degil. Sizin inanciniza saygi duyuyorum. Sizi cok takdir ediyorum. Sevgiler:)


Ben: Ablandan isteyebilirsin, bir kitabı iki kardeşin bölüşmesinde bende yanlış bir şey görmüyorum. Ancak hem yaptığım işi ve binlerce kişiye bilgi verdiğimi göz önüne alırsak hem inanç hem de prensip noktasında benim durmam gereken bir çizgi var. Bir de inanç kodları evrenin yasalarını etkilemez. Örneğin birisini başkasına kötülük yaparsan başına iyi şeyler geleceği savına tamamen inandırsam bile alacağı sonuç ne ekersen onu biçersin olacaktır. Yasalar her zaman hepimiz için geçerlidir.


N: Benim inanc kodum bu konu – durum icin sizin soylediginiz inancla uyusmuyor. Genelleme yapmadim ki ben! Yasalik bisi degil bence. Abla benden buyuk oldugu icin abla.. Bir de bircok insan aldigi seminer ya da akademik bilgilerini face, twitter gibi sosyal aglarda milyonlarla paylasiyor. Her sektorden diyetisyen, yasam kocu, astrolog, tarihciler, ascilar vs.. Paylasimdan yanayim ve kimin bilgisi ogreniliyorsa o kisinin bilgi ve birikiminin artacagina inanlardanim. Mesela sizin tum sevgiyle paylastiniz bilgilerin size kat kat geri dondugune %100 inaniyorum. Her bakimdan.. Hepimiz kardesiz


Ben: Kişisel yorum – analiz – bilgi paylaşmak başka, kitap içeriği paylaşmak başkadır bence. Bende kişisel bilgilerimi sevgiyle paylaşıyorum yıllardır. Ancak bir yazarın üstelik kitabında telif hakkı olan ve bu işi profesyonel olarak yapan yani bu işten hayatını kazanan bir yazarın kitabındaki bir bölümü buradan yayınlamam doğru olmaz. Eğer konunun özetini yada benim bakış açımı soruyorsan bu etik olarak mümkün olmasına karşın ciddi yoğunluğum nedeniyle bunu da yapamam . Bundan sonra blogumdan beğendiğim kitapları önermeyi düşünüyorum ve her zamanki gibi kendi kişisel düşüncelerimi, yorumlarımı, birikimlerimi de sevgiyle paylaşmaya devam edecegim.


N: Paylasimlarinizi sevgiyle kabul ediyorum. Ancak kutsal kitaplarimizin uzerine kisisel gelisim olarak daha ustun bi kitap oldugunu dusunmuyorum. Kutsal kitaplar kolay! bi sekilde insanin emrindeyken.. Benim ustun gordugum sey sizin de yaptiginiz gibi bilgiyi bol gonullulukle paylasmak. Belki ifade etmek istedigim sey cok detayli bi cerceve ancak ben boylece anlasilmayi seciyorum :)) bazen yazmakla iletisim tam bi felaket olabiliyor.


Ben: Eğer yazar bilgilerini vahiyle almış olsaydı çok haklıydın. Ama bir birikimi elde etmek için senelerce eğitim alıp, bir sürü para harcayıp, pratikler yapıp kendisini geliştirmiş bir insana bu bilgi hepimizin ben bir karşılık görmüyorum dememiz ne kadar doğru olur. Bu şekilde düşünür ve bilgiyi karşılıksız almanın bir yolunu bulursak hayatını kitap yazarak kazanmayı seçen yazar bunun mümkün olmadığını görünce yazarlığı bırakır, başka bir iş yapmaya başlar. Bu durumda biz değerli başka bilgileri ve yazarımız da kendini daha fazla geliştirme fırsatını kaçırmış olur.


Ayrıca para kötü bir şey değildir, para sadece bir enerjidir, bir hizmeti, ürünü yada değerli bir bilgiyi aldığımız zaman sevgiyle vermemiz gereken bir enerjidir. Para insanlara minnetimizi göstermemizin en kolay yoludur ve bu şekilde insanların daha iyi yaşamasını destekleriz. Eğer vermezsek almamız da mümkün olmaz, sevgiyle verirsek akışa izin veririz. Ben sadece yeni yazarları desteklemek için onlarca kitap aldım ve hala bir çoğu okunmak için sırasını bekliyor.


Bir de insanların çoğu bedava elde ettikleri şeylere değer vermezler, en azından bilinçaltlarında durum böyledir. Kişinin bilinçaltı bu değersizdir inancına sahip olursa o bilginin ne kadar fayda vereceği de şüphelidir. Vermeden almanın oluşturacağı dengesizliği ve akışı ne kadar bloke edeceğini ayrıca söylemek gerekli mi bilmiyorum. Ona nasıl olsa başka yerden gelir benden gelmese de olur da diyebiliriz ancak burada sorun karşımızdakinin alması ile ilgili değildir. Sorun bizim vermemiz ile ilgilidir ve vermeyi bilmiyorsak, sürekli almak istiyorsak akışı bloke ederiz. Eğer bir kişi emeğinin, zamanının ve birikiminin karşılığı olarak bir bedel istiyorsa bunu sevgiyle vermek hem onun hayatına hem de bizim hayatımıza bereket getirir.


Bana gelince ben kişisel seçimimle, yıllar içinde edindiğim bilgilerimi sevgiyle paylaşmayı seçiyorum. Ancak bu benim profesyonel işim bu nedenle doğal olarak benim de ücretli çalışmalarım var. Aksi halde bu işi ya hobi olarak yapardım ya da başka bir iş yaptığım için hobi olarak bile yapmaya zaman bulamazdım. Hobi olarak bir işi hakkıyla yapmak ne kadar mümkin olacaktır o da ayrı konu.  Yani bir kaç yazı yada bilgi paylaşabilirsiniz ancak günün tamamını bir işe adayıp, elinizden geldiği kadar mükemmel bir şekilde işinizi yapmaya çalışmazsınız, hobi olarak. Gerçekci bir bakış açısıyla zaman-para-emek verdim, bir çok pratik yaptım ve çok değerli bilgiler aldım. Şimdi bu edinimlerimle hem para kazanıyor hem de gerekli gördüklerimi sayfalarımdan paylaşıyorum. Ancak her ikisini de sevgiyle yapıyorum ve karşılığında her durumda sevgi alıyorum. Para akıştır ve bende parayı başka insanlara vererek onlardan mal-hizmet veya bilgi alıyorum. Bu akışı kabul ederek hayatıma daha fazla bereket çekiyorum. Lütfen parayı sevgi ve ışık olarak gör ve eğer bir bilgi senin gelişimine katkı sağlayacaksa ve bu bilgiyi sunan kişi karşılığında bir bedel istiyorsa bunu sevgiyle kabul et. Verirken de ” Sevgiyle veriyorum ve sana bereket getirmesini seçiyorum. Verdiğim para bana katlanarak geri dönecek ve aynı zamanda bu değerli bilgi de bana çok faydalı olacak.” de ki aldığının faydası büyüsün ve verdiğin ikinize de bereket getirsin. Tekrar etmek istiyorum; Para sadece bir enerjidir ve bu enerji akışta bereketlenir, güçlenir, büyür….


Bu sohbetin ihtiyacı olan herkese ulaşmasını seçiyorum..


Sevgilerimle.


Berma Özcan Demir


Alıntıdır

Devamını Oku »

3 Ocak 2015 Cumartesi

İnanç Sistemlerinde Kurban

“Günahtan kurtulduğuna inanmak mutluluk veriyorsa, bunun için gerekli olan insanın günahkâr olması değildir. Kendini günahkâr hissetmesidir." Friedrich Nietzsche


“Kurban, bütün dinlerde, inanç sistemlerinde var olmuştur. Kurban sunma, Hazreti Âdem’in oğulları Habil ile Kabil dönemine kadar uzanır. Kabil toprağın mahsulünden, Habil de sürünün ilk doğanlarından ve yağlarından Rablerine birer takdim arz etmişlerdir. Habil ve Kabille başlayan kurban ibadetine sonraki dönemlerde de rastlamak mümkündür. İnsanlık tarihinde önemli bir dönüm noktası sayılan Tufan hadisesinden sonra Nuh Peygamber"in de kurban sunduğu bilinmektedir. Kurbanın kesilmesi geleneği Hz. Nuh ile başlamış ve tarih boyunca da devam etmiştir.”


“Tanrı’ya kurban sunulduğu gibi, kötü güçleri defetme, ataların ruhlarını huzura erdirme ya da bereket ve bolluğun sağlanması için kurban sunulduğu da karşımıza çıkmaktadır. Bazen hayvan bazen de pirinç, buğday gibi tahıl türü kurbanlar Tanrı’ya sunulmuştur.” Tarihin her döneminde insanlar, doğanın gücü karşısında çaresiz kalmışlar, kendilerini koruma içgüdüsü içinde, inandıkları tanrısal varlıklara kurban adamışlar, kesmişlerdir. Her inancın, kültürün kendine göre kurban töreleri vardır. Birçok inanç ve kültürde değişik hayvanları, hatta insanları kurban etmişlerdir. Günümüzde bile bir olay, bir sıkıntı olduğu zaman, “Şu sıkıntıdan kurtulursam kurban keseceğim, kurban adayacağım” gibi adaklarda bulunulmaktadır. Kurban, insanın Tanrıya yakınlık elde etmek için adadığı candır. Bazı dinlerde kurbanla birlikte Tanrılara sunulan hediyeler de kurban kapsamına girmektedir.
İnsanoğlu, sıkıntılarından kurtulmak isteği olduğu kadar, şükür etmek için, bereket getirilmesi, fırtınalardan, sel gibi afetlerden kurtulmak için, kendinden güçlü olan varlıklara, tanrılara, kurban kesmişlerdir.


“Kurban olayı çok önceki çağlara uzanır. Çok eski doğa dinlerinde Mezopotamya, Anadolu, Mısır, Hint, Çin, İran ve İbrani, yılın belli aylarında dini törenlerle kurban sunma, bayram yapma, geleneği vardır. Ancak insanlık tarihinde en fazla şöhret bulan kurban olayı Hz İbrahim’in oğlu İsmail’i kesmeye teşebbüs olayıdır. Çocukların kurban edilişi eski Sami dünyasından gelen bir şükran geleneğidir. İnsanlık tarihine bakıldığında insanoğlunun çözemediği, karşısında çaresiz kaldığı güçleri Tanrılaştırdığı görülür. Kurban keserek Tanrıların yanında yer almak, Tanrılar adına tapınaklar inşa etmek mitolojik kültürlerde yer alır.”


“İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca gibi Latince kökenli dillerde genellikle "Sacrifice" terimi ile karşılanan kurban, kutsal anlamına gelen "sacer" ile yapmak anlamına gelen "facere" kelimelerinin bir araya getirilmesinden meydana gelen Latince "Sacrificium"den gelir. Bu kelime objeleri bir tanrıya veya diğer tabiatüstü varlıklara takdim etmek suretiyle onları tanrının mülkü haline getirmek ve böylece kutsal yapmak fiiline delalet eder.”


“Kurban sunan kişi bu şekilde tabiatüstü güçle ilişkiye gir­meyi veya daha önce girmiş olduğu ilişki­yi sürdürmeyi amaçlar. Öte yandan bazı toplumlarda kurban olarak takdim edilen nesnelerin yok edilmesi işlemi esas kabul edilmiş, buna göre kurban, "objelerin bir tanrıya veya herhangi bir tabiatüstü gü­ce takdim edildiği bir kült faaliyeti" ola­rak tanımlanmıştır. Kurban vasıtasıyla tanrıların, tan­rılar sayesinde de insan ve tabiatın yaşadığına inanılır.”


Yönelmiş olduğu amaçlara göre kurban dört grupta toplanır:


1.İstenilen şeyi elde etmek için sunulanlar.
2.Elde edilen şeye teşekkür olarak sunulanlar.
3.Bir günahı ya da bir kusuru bağışlatmak için sunulanlar.
4.İlk ürün veya ilk avdan, ilaha/tanrıya bir hak olarak sunulanlar.


“Kurbanın amacının, insan ve tanrılar arasında bir hısımlık bağı kurmak olduğu ve bunun, yenilen kurbanın etinde birbirine karıştırılarak gerçekleştirildiği bildirilmektedir. Kimi araştırmacılar da kurbanın, tanrıların beslenmesi gerektiği inancından doğmuş olduğunu ileri sürmüşlerdir. İlk uygar topluluklarda toprağın verimliliğini arttırmak için ona içki dökülür, un serpilir ve genellikle hayvan ve bazen de insan kurban edilirmiş. Kurban geleneğinin altında yatanın da, ölüp yeniden dirilme düşüncesi olabileceği savunulmuştur.”


Bazı uygarlıklarda durum şu şekildedir:


Mısır: “Arkeolojik bulgular, eski Mısır'da rahiplerin idaresinde ayin haline getirilmiş kurban kültünün bulunduğu­nu göstermektedir. Özellikle Nil nehrine insan kurban edilmesi çok yaygındır. Bunun yanı sıra hayvanlar da kurban edilir. Kurban edilen hayvanlar arasında ilkel kabile dinlerinde olduğu gibi totemler bulunur. Bu bağlamda tanrı Osiris adına düzenlenen kurban törenlerinde, kutsal bir boğa kurban edilip on dört parçaya bölünür ve töreni izleyen insanlarca eti tüketilir. Kutsal bir boğa ya da öküz seklinde betimlenen Osiris’in dirilişini sembolize etmek için yenilen boğanın yerine başka bir kutsal boğa konulur. Ayrıca Eski Mısır’da kurbanın, tanrıları doyurmaya yaradığı düşünülmüş ve öyle anlaşılmıştır. En büyük tanrı İsis için de önce dua edilir; sonra onun adına bir inek kurban edilir. Önceden muayene edilip kurban olarak işaretlenmiş hayvanlar, kesilmek üzere tapınağa getirilince odun yığını ateşlenir. Sonra bu ateşe şarap dökülür ve tanrının adı çağrılarak kurban edilecek hayvan kesilir. Kurban tapınakta yakılırken orada bulunanlar feryat ederek üzüntülerini dile getirirler. Bir süre sonra da bu insanlar, kurban edilen hayvandan arta kalan etleri tüketirler. Eski Mısır’da kurban edilen kuzu ve oğlağın kanı, çevreye sürülür. Sürülen bu kan, tanrının hakkı sayılır. Ayrıca yılda iki kez tanrılara domuz kurban edilir ve ancak bu günlerde domuz eti yenir. Bunun dışında kalan diğer günlerde ise domuz eti yenmez.”


İran: “Eski İranlılar tanrılara kur­banlar, çeşitli bitkiler ve haoma içkisi sunmuşlardır. Zerdüşt hayvan kurbanını ya­saklayarak Ahura Mazda'ya adak ve şü­kürler kurbanını telkin ettiyse de ölümün­den sonra canlı kurban âdetine geri dö­nülmüştür. İranlılar adak ve şükranlarını Hürmüz'e, diğer takdimelerini de kötülü­ğü engellemesi için Ehrimen'e arzederlerdi.”


“Zerdüstlük’ün kutsal kitabı Zend-Avesta’da fiber (su aygırı) denilen bir hayvanın kurban edildiği bildirilmektedir. Yine bu kutsal kitaba göre yalvarış, ibadet ve kurban af dilemeye yarar. Zend-Avesta’da dikkati çeken bir diğer konu, tanrılara sunulacak olan kurbanların dağlarda, ırmak ve göl kenarlarında 100 at, 1000 sığır ve 10.000 koyun şeklinde sunulmasının istenmesidir. Dini açıdan kan dökücü hayvanların etlerinin tüketilmesi yasaktır. Zerdüst’ten önce “deva” denilen ve kötülüklerin tanrısı Ehrimen’in yardımcısı olan şeytanlara, onları yatıştırmak üzere kurbanlar kesilirdi. İran’daki Mitra inancında bütün canlı varlıkların kurban edilmiş bir boğanın kanından doğduğuna inanıldığından, bu inancın ritüellerinde boğaların kurban edildiği bildirilmiştir.”


İsrail: “Ünlü dinler tarihçisi Mircea Eliade’ye göre bu olay eski doğu dünyasında sıkça uygulanan ve İbranilerin Peygamberler dönemine kadar sürdürdükleri, ilk çocuğun kurban edilişi pratiğinden başka bir şey değildir. İlk çocuk, çoğunlukla bir Tanrı'nın çocuğu olarak görülür, ilk çocuğun kurban edilmesi, Tanrı'ya ait olanın geri verilmesi demektir.”


“Yahudilikte bazı hayvanların veya yiye­ceklerin Tanrı'ya bağlılığın bir işareti ola­rak ve O'nun lütfünü kazanmak, affını sağlamak niyetiyle bir mezbah üzerinde tamamen ya da kısmen yok edilmesin­den ibaret olan kurban ibadetinin tarihi, Hz. İbrahim'e kadar götürülmektedir. Onun döneminde sığır, davar, kumru, gü­vercin gibi hayvanlar Tanrı'ya sunulurdu. İshak ve oğlu Yâ'küb tarafından da devam ettirilen kurban geleneği İsrâiloğullarınca bazı dönemlerdeki farklı uygulamalarla birlikte Kudüs'teki mabe­din 70 yılında Romalılar tarafından yıkılışına kadar sürdürülmüştür.”


“Yahudilikte kurban ilk dönemlerden itibaren, ikinci Mabed’in yıkılışına kadar, İbrani dininin ve Yahve’ye ibadetin en önemli unsuru idi. Her ne kadar eski Ahid kurbanın herhangi bir tanımını vermemişse de Yahudilikte kurban, bir takdim fiili olarak tanımlanmıştır. Buna göre Yahudilikte birincisine kurban, ikincisine de takdim adı verilen iki farklı kurban uygulaması ile karşılaşılıyor. Hz. İbrahim"le başlayan kurban geleneği İshak ve oğlu Yakup tarafından da devam ettirilmiş. Yahudilikte Tanrı"ya saygı göstermek ve verdiği nimete şükür anlayışı yaygındır. Burada hayvanın kanını akıtmak önemli idi. Cansız kurban ise Tanrı adına yere su ve şarap dökme şeklinde gerçekleştirilir.”


Babil ve Asur: “Kurban sunumu düzenli ayin ve törenlerle yapılır. Babil’de haftanın yedinci günü olan cumartesi uğursuz sayılır ve bu uğursuzluktan kaçınmak için adaklar adanıp kurbanlar kesilir. Asurlularda ise kurbanlık hayvanı kesip tanrılara sunmak gereklidir yoksa tanrılar insanın kendisini yiyeceklerdir. Asurlularda kesilen oğlak ya da kuzu gibi yavru hayvanların, insanların bütün günahlarını temizleyeceğine inanılır.”


Sümer: “Sümerlerin yaşadığı eski Mezopotamya'da da rahiplerin eşli­ğinde zorunlu kurbanlarla iştirak edilen oldukça gelişmiş bayram takvimleri bulunurdu. Milâttan önce ilk bin yıla kadar tarihlendirilen kitabelere göre Güney Ara­bistan'ın yüksek kültürlerinde rahiplerce yönetilen, güneş, ay ve Venüs gibi yıl­dızlarla büyük tanrılara sunulan kurban ayinleri vardı. Sümerlerde de kurban törenlerine büyük önem verilirdi. Kurban törenleri, görkemli ve süslü tapınaklarda gerçekleştirilirdi. Sümerler kurban edilecek hayvanın türüne, cinsine ve rengine önem vermezlerdi. Onlar için mühim olan kanın akıtılmasıydı. Sümer ülkesinde kurbanlar, tanrıların besini olarak değerlendirilirdi.”


Bazı araştırmacılar kurbanın kökenini totemik kültte (tapınımda) bulurlar. Bazı yayınlarda da olayın psikolojik temelleri üzerinde durulup, insandaki saldırganlık içgüdüsünün en önemli tatmin araçlarından biri olarak kurban kavramı savunulmakta ve bu içgüdünün en fazla göz aracılığıyla tatmin olacağı, bunu daha sonra dokunma ve işitme duygularının izleyeceği bildirilmektedir.


"Zaman içerisinde “insan kurban” terk edilir ve insanın yerine çiftlik hayvanlarının kurban olarak sunulması gündeme gelir. Hayvanlar genellikle ritüel bir biçimde kesilerek kurban edilirler. Ürün alma sırasında düzenlenen şölenlerde çok sayıda sığır ve domuz kurban etmek, tanrıları ve ataları hoşnut etmenin yanı sıra, şölen sahibinin öte dünyada iyi bir yeri olmasını da sağlar."


Tarih öncesi dönemde başladığı düşünülen kurban geleneğinin, günümüzde de etkilerini sürdüren bir ritüel olduğu görülmektedir. Eskiçağ uygarlıklarına genel olarak bakıldığında kurbana yönelik olarak gerçekleştirilen ritüellerin birçok toplumda ortak noktalar taşıdığı izlenimi edinilmiştir. Gerek uygulamalar gerekse seçilen kurbanlık hayvanlar ve gerçekleştirilen ritüeller göz önüne alındığında; tek tanrıcı dinlerdeki kurban geleneğinin, eskiçağ uygarlıklarındaki kurban geleneğinden köken aldığı, bir yerde bunun bir devamı olduğu ve bu motiflerden son derece etkilendiği sonucuna varılmıştır.


“Yanmayı göze almayan Hz. İbrahim olamaz.”


Kaynakça:


Selahaddin Bekki; Türk Mitolojisinde Kurban


http://turkolojicu.edu.tr/halkbilim/selahaddin_bekki_kurban.pdf
Cevat Kulaksız; Tarihte Kurban ve Kurban Adetleri


http://www.habercem.com/haberdetay.asp?Newsid=153788


V. Akyüz; “İnsanlık Tarihinde Kurban ibadeti”


Salahaddin Bekki http://w3.gazi.edu.tr/web/sbekki/#oz nin “Türk Mitolojisi'nde Kurban ve Nevruz-Kurban ilişkisi ve Kurbana bağlı olarak yapılan Ritler-Pratikler” adlı makaleleri.


http://blog.milliyet.com.tr/eski-kulturlerde-kurban-toreni-ve-insan-kurban-etme-ilkelliginden-kurtulmak---/Blog/?BlogNo=333391


Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Kurban Maddesi.


Altan Armutak; Eski çağ uygarlıklarında kurban edilen hayvanlar üzerine bir inceleme. Veteriner.istanbul.edu.tr/vetfakdergi


http://bilgez.blogcu.com/kurban-lik-ritueli-nin-kokeni/4731475


21.12.1973, Ankara doğumlu. Lisans ve yüksek lisansını işletme üzerine yaptı. Yaklaşık 15 senelik ezoterik yolculuğunu, duraklarını, paylaşımlarını, aydınlanmalarını ve kıvılcımlarını zaman içerisinde paylaşmaktadır. İlk kitabı olan “Kendini Bilmek Yolculuğu ve Ezoterik Bakış” yakında yayınlanacaktır. İçsel yolculuğumuzda, kendini bilme, tanıma ve idrak etme yolumuzda, o meşhur felsefe taşını aramada, hakikate yolculukta Tanrı her daim yardımcımız olsun...


kaynak

Devamını Oku »

2 Ocak 2015 Cuma

Koç Burcunda Tam Ay Tutulması ve Biz

8 Ekim 2014 tarihinde astrolojik açıdan çok önemli bir ay tutulması daha gerçekleşiyor. Dörtlü tam ay tutulmasının bu yılki ikincisine şahit olacağız. İlkini 15 Nisan 2014 tarihinde yaşadığımız dörtlü (Tetrad) tam ay tutulması hakkında kapsamlı bilgi için linki ziyaret edebilirsiniz. http://www.onerdoser.com/Y159_0_dortlu-tam-ay-tutulmasi-serisi-basliyor.html


Dörde tamamlanacak bu tam ay tutulmaları hakkında pek çok yorum yapıldı, yapılmaya devam ediyor. Ben işin bu spekülasyona açık kısımlarına ilk tutulma ile ilgili yorumlarımda da girmedim, yine girmeyeceğim.


Bu dört tutulmanın da Amerika’dan gözlemlenecek olması, önümüzdeki yakın süreçte en majör değişikliklerin Amerika’da yaşanacağını, Amerika ile ilgili majör gelişmeleri ya da Amerika’nın öncülüğünü üstlendiği majör olayları ifade ediyor olabilir. Ortadoğu’daki gelişmeler, IŞİD ile ilgili gelişmeler malum. Gelişmelerin bu konularla ilgili olması ihtimali büyük, bunu tahmin etmek için astroloji bilmek gerekmiyor! Amerika’yı da içine alacak bu majör gelişmeler ekonomik konuları da kapsayabilir. Zira bu tutulmalar esnasında ABD astroloji haritasının pek çok gezegeni tetikleniyor; özellikle de ekonomik konularla ilişkilendirilen 2-8 eksenindeki gezegenler, 2. Evin yöneticisi olan Satürn ve ABD astroloji haritasının “kalbini” temsil eden Güneş’i!


Tutulma haritasını Washington’a göre çizdirdiğimizde, tutulma derecesinin haritanın 7. Evine denk düştüğünü görüyoruz.



Dünya Astrolojisi’nde 7. Ev açık düşmanlıklarla ilişkilendirilir. Tutulmanın denk düştüğü Koç burcu da savaşmak, mücadele etmek gereken durumları gösterir. Dönemsel olarak bizi gölge yönümüze çekecek konuları ifade eden Güney Ay Düğümü de Koç burcunda bulunmakta, sert ve agresif enerjilere, kavga ve çekişmeye eğilimimizin tavan yaptığı bir sürçten geçmekte olduğumuzu göstermekte. Güney Ay Düğümü ve tutulma, yine Koç burcunda yer alan Uranüs ile birleşmekte: ani ve beklenmedik çıkışları, patlamaları, isyankar enerjilerin iş başında olacağını işaret ediyor. Uranüs Alpheratz ile birleşiyor veözgürleşme arzusunun doruğa ulaşacağı, isyankar ve başkaldırıcı etkilerin iş başında olacağı bir süreci de işaret ediyor zaten.


Washington’a göre çizdirilmiş haritada Güneş 1. Eve denk düşüyor ve Amerika’nın başrolde yer alacağı gelişmelere, dikkat çekeceği bir dönemde olacağına, yönetici figürlerinin önemli rol oynayacağı majör olaylara atıfta bulunuyor adeta. Doğu ufkunda Terazi burcunda yükselmekte olan adalet Venüs, barışçıl olmaktan ziyade savaşçı yüzünü gösterebilir!


Haritanın dip noktasına partil kavuşumda olan Plüton, zorlu iç koşullara, tehlikeli ve riskli gelişmelere, yıkıcı ve yeniden yapılandırıcı etkilere işaret ederken; topraklarla ve binalarla ilgili sorunlara, doğal afetler gibi risklere de dikkat çekiyor.


11. Evde Aslan burcunda yerleşen Jüpiter, haritanın 2. Evinde yerleşimde olan Satürn ile dik açı yapıyor. Jüpiter-Satürn arasındaki uyumsuz açılar, ekonomik streslere işaret eder. Bu sadece Amerika için değil, tüm dünya ülkeler açısından genel olarak geçerlidir. Dönemsel haritalar sayesinde hangi ülkelerin daha çok etkileneceğini tahmin edebiliriz. Tutulma haritaları bu dönemsel haritalar arasında belki de en önemlisidir ve bu tutulma, ekonomik bağlamda streslerin vurgu kazanacağı yakın gelecekteAmerika’nın da bu stresi hisseden ülkeler arasında yer alacağını işaret ediyor.


Jüpiter’in 11. Evde yerleşiyor olması, Amerika’nın girişeceği işlerde müttefiklerinden, içinde yer aldığı gruplardan, kuruluşlardan, uluslararası paktlardan, kendi senatosundan ve üyelerinden önemli ölçüde destek bulacağını gösteriyor.


Amerika açısından çok önemli bir tutulma bu gerçekten de! Ama sadece Amerika değil, hepimizi ilgilendirecek önemli gelişmeler de barındırıyor astrolojik açıdan ele aldığımızda bu tam ay tutulması. Tutulmadan sonra Ay’ın ilk açısı Mars üçgen olacak. Bu da, olayların rahatlıkla ve zorlanmadan Marsiyen doğada gelişeceğini düşündürüyor: Kaza, yangın, tartışma, kopma, isyan, silahlar, operasyon ve harekatlar, savaş atmosferi yaratacak sert etkiler… 


Çok enerjik bir tutuma!


Tutulma Koç burcunda gerçekleşecek olduğundan ve tutulma esnasında ateş elementi burçlarda yer alan gezegenlerin çoğunlukta olmasına (Ay, Mars, Jüpiter, Uranüs) bakarak, bu tutulmanın çok enerjik ve ateşli bir tutulma olduğunu söyleyebiliriz.


Dolunay esnasında enerji yüksektir ve astrolojik açıdan bu bir ay tutulması olduğunda daha da belirgindir. Ortaya çıkmak isteyen şeyler patlak verecek olayları beklemektedir ve Koç burcu gibi bir an önce inisiyatif almaya ve ortaya çıkmaya hazır bir burçta yer alan bu tutulma esnasında bu enerjinin maksimuma varacağını düşünmek hiç de hatalı olmaz.


Enerjinin bu denli yüksek olduğu zamanlarda: doğal afetler, yüksek enerji çıkışları, patlamalar, insan ilişkilerinde de yüksek enerji, aceleci kararlar ve patlayıcı çıkışlar muhtemeldir. 


Tutulmanın yöneticisi Mars da ateşli doğadaki Yay burcunda yerleşimde ve tutulmaya uyumlu üçgen açıyla destek veriyor. Bu açı, harekete geçmeyi, inisiyatif almayı, cesaretli girişimlerde bulunabilmeyi kolaylaştırıyor.


Geçen haftaki yazımda ateş elementinde Büyük Üçgen açı kalıbından bahsetmiştim. Şöyle yazmıştım:


“Mars-Jüpiter-Uranüs gezegenlerinin ateş elementi burçlarda Büyük Üçgen açı kalıbı oluşturması, motivasyonu yüksek, enerjik, bir o kadar da ateşi yüksek bir haftada olacağımızı gösteriyor! Yeni şeyler veya yerler keşfetme, maceraya atılma, seyahat etme, hayatımızda önemli değişiklikler yapma arzumuz ve kendimize güvenimiz tavan yapabilir!


Yay burcunda seyreden Mars, Türkiye astroloji haritasının 6. evinde ilerliyor. Bu ev Dünya Astrolojisi dediğimiz branşta güvenlik güçleri ve güvenlikle ilgili konuları, sağlık ve hizmet sektörlerini ve kuruluşlarını, hastalık ve zayıflıklarla ilgili konuları, çalışan kesimi, evcimen hayvanları temsil eder. Tüm bu konularda önemli gelişmeler yaşayabiliriz. Astrolojide Mars, savaş atmosferi yaratan durumları, operasyonları, harekatları, orduyu, silahları temsil eder. Jüpiter, dini ve kültürel konuları, uluslararası ilişkileri ve büyük çaplı organizasyonları ya da ittifakları simgeler. Uranüs, yenilikleri ve teknolojiyi, teknolojik aletleri, elektrik ev elektronikle ilgili şeyleri, özgürleşme-bağımsızlaşma arzusunu temsil eder. Ülkemiz için stratejik anlamda önem taşıyan bölgede savaş senaryolarının konuşulmaya başladığı bu günlerde bu üç gezegenin eyleme geçme arzusunu, kendine güvenme güdüsünü, idare etme becerisini ifade eden ateş elementi burçlarında Büyük Üçgen açı kalıbı oluşturması, her şeyin kendiliğinden, hızlı ve akıcı bir biçimde şekilleneceğine işaret ediyor olabilir!


Yay burcundaki Mars, dini konuları da içine alan uluslararası savaş atmosferine işaret ediyor olabilir. Koç burcundaki Uranüskötücül karakterdeki Güney Ay Düğümü ile birleşmekte de olduğundan, teknoloji avantajına güvenerek sıcak çarpışmaya girme ve bu anlamda her türlü entrika ve belden aşağı vurma eğilimine (Güney Ay Düğümü) yöneltebilir. Aslan burcundaki Jüpiter, kendini gösterme, şov yapma ve idari becerilerini ortaya koyma arzusunu kabartabilir! Bu açı kalıbı, 8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşecek ve “Kanlı ay tutulması” olarak nitelendiren tam ay tutulması civarındaki günlerde iyice aktif olacak. Tutulma esnasında Büyük Üçgen açı kalıbını tetikleyecek olan Güneş ve Venüs, astrolojide Uçurtma açı kalıbı olarak tanımladığımız dizilimin oluşturacaklar. Bu esnada Güneş ve Venüs, 2012’den bu yana aktif olan Uranüs-Plüton karesini de T-kare açı kalıbına dönüştürecekler. Tüm bunlar, barış ve huzur ortamını strese sokabilecek, savaş atmosferi yaratabilecek güç çekişmelerine, kapsamlı operasyonlara ve harekatlara yönelik bir sürece doğru ilerlemekte olduğumuzu gösteriyor.Ayrıca, Jüpiter-Satürn arasındaki dik açının (kare) iyice etkinleşmekte olması, ekonomik anlamda da hayli stresli bir sürece doğru hızla ilerlediğimizi göstermekteEkonomi ve borsayla ilgilenenlere, riskli ve spekülatif yatırımlar yapmayı planlayanlara, kredi veya borca girmeyi düşünenlere önemle duyurulur!”


Bu hafta, ateş elementindeki Büyük Üçgen açı kalıbı Güneş ve Venüs tarafından tetikleniyor ve Uçurtma açı kalıbına dönüşüyor. Peki, bu ne anlama geliyor? Bahsettiğimiz potansiyellerintetikleneceği, aktif olacağı bir sürece girdiğimizi işaret ediyor.


Önümüzdeki bir aylık süreç çok önemli!


Bu tutulma 58 dakika süreceğinden, etkilerini en yoğun hissedeceğimiz süreç, tutulmayı takip eden yaklaşık 1 aylık süreç olacak.Bu, ülkelere göre değişebilir. Mesela Washington’a göre çizdirilmiş haritada Ay 7. Eve denk düştüğünden, bir aylık sürecin üçüncü üçte birlik diliminde yukarıda bahsettiğimiz riskler maksimuma varabilir, yani 22-29 Ekim arasındaki günler!


Ülkemiz açısından da çok önemli bir tutulma


Tutulma ve tutulma esnasındaki gezegen dizilimleri, ülkemiz açısından da zorlu bir sürece işaret ediyor. Yine önümüzdeki bir aylık süreç çok önemli; ama bizim açımızdan riskli ve yoğun tarihler 29 Ekim-6 Kasım arasındaki zaman dilimi daha önemli gözüküyor; çünkü Ankara’ya göre çizdirilmiş astroloji haritasında Ay 4. Ev girişine yakın yerleşiyor ve tutulmanın etkilerini dördüncü dörtte birlik dilimde daha belirginleşeceğini gösteriyor.



Ankara için çizdirilmiş haritada tutulma derecesi 3. Eve denk düştüğüne göre yakın bölge, komşularulaşım, medya; Yükselendeki burca göre 4. Burca denk düştüğüne göre, iç koşullar, iç olaylar, sınırlar ve topraklar, muhalefet partileriyle ilgili konular enerjinin dışa vurumun odak noktasında olacak demektir.


Tutulma haritasında Oğlak burcu yükseliyor. Bu, önemli mesuliyetler almak gerektiğine, düzenli ve organize hareket etmenin, sağduyulu kararlar almanın önemine dikkat çeken, acelecilikten kaçınmak gerektiğine işaret eden önemli bir gösterge! Yükselen derecesine yakın yerleşmiş Plüton, etrafına gücünü göstermek, önemli gelişmeler içerisinde yapılandırıcı yönde görev almak gerekeceğine dair bir işaretçi öte yandan!


Yükselen yöneticisi Satürn 11. Evde ve Akrep burcunda. Müttefik ülkeler, Meclis’ten çıkacak kararlar çok önemli olacak demekti önümüzdeki süreçte. Müttefik ülkelerden bazılarından, paktlardan beklediğimiz ölçüde destek almakta zorlanacağımıza ya da paktlar içerisinde önemli görevler üstleneceğimize de işaret ediyor olabilir.


Güneş’in 9. Evdeki yerleşimi, uzaktan yönetilen durumlara; Retro Merkür’ün 10. Evdeki yerleşimi, hükümetin alacağı önemli kararları kısa bir müddet erteleyeceğine veya bazı fikir değişiklikleri yapacağına; 10. Ev yöneticisi Mars’ın 12. Evdeki yerleşimi, perde arkası oyunlara ve gizli istihbaratın önemine vurgu yapıyor. Mars’ın bu yerleşimi, gizli düşmanlıklara ve arkamızdan çevrilen işlere, terör ve arkadan vurulma riskine de dikkat çekiyor!


Tutulma haritasını Türkiye astroloji haritası üzerinde değerlendirdiğimizde, tutulmanın haritamızın 4/10. Evler eksenine denk düştüğünü görüyoruz: Sınırlarımız, güvenlik konuları, iç olaylar, geçmişimiz; dış imajımız, yöneticilerimiz, geleceğimiz, kaderimiz.


 


Tutulma, geniş bir toleransla astroloji haritamızın Mars derecesiyle irtibat kuruyor: Askeri konular, güvenlik temaları, sınırları koruma ve barışı sağlamaya yönelik mücadele, şiddetli çatışmalar ve savaş ortamı yaratacak durumlar ön planda olacak demektir.


Tutulma esnasında transit Plüton, haritamızın açık düşmanlarla kıyasıya mücadeleye yönelik 7. Evi üzerine denk düşüyor. Transit Satürn, ülkemiz haritanın 6. Ev 10. Evlerinin yöneticisi olarak ordumuzu, komutanlarımızı, Başbakan ve Cumhurbaşkanımız gibi önemli pozisyonda yer alan yöneticilerimizi temsil eden göstergelerden biri olan Jüpiter’in üzerinden geçiş yapıyor: bu kişilerin alacakları önemli kararların ve sorumlulukların olacağını gösteriyor. Geri hareketteki Merkür’ün, astroloji haritamızın Güneş derecesine yakın seyretmesi de aynı şekilde. Merkür gerilemesi bazı karar ve yön değişikliklerine açık bire dönemde olunduğunu da anlatıyor tabii ki. Ayrıca hatalı öngörüler ve beyanlar, yanlış anlaşılmalar, yanlış bilgilendirilme, dedikodular veya yanıltıcı bilgiler de iş başında olacak.   


Peki, tutulma etkilerinin aktif olacağı bu süreç bizler açısından neleri işaret ediyor? Şimdi biraz da buna değinelim…


Özel ilişkilerde 12 Ekim civarına dikkat!


Tutulma esnasında Venüs-Uranüs karşıtlığı da hayli etkin olacak. Bu açının yakınlaşan açı olması, tutulmanın etkilerini majör derece hissedeceğimiz ilk bir aylık süreçte özel ilişkilerde, evliliklerde, ortaklıklarda kopma, ayrılma riskinin yüksek olduğunu gösteriyor. Venüs’ün Uranüs ile karşıtlığının kesinleşmesine 4 derece olduğu için, tutulmayı takip eden 4 gülük süreçte bu risk hayli fazla! Tutulma 8 Ekim’de gerçekleşeceğine göre, 12 Ekim civarındaki bir iki günlük süreçte bu kopartıcı etkiler maksimumda olacak diyebiliriz!


Tutulma esnasında Ay-Uranüs ikilisi Alpheratz ile birleşiyorlar. Bu kavuşum, özgürleşme, bağımsızlaşma arzusunun tavan yapacağını, bunu bir an önce sağlama noktasında tahammülsüzlük, sabırsızlık ve aceleciliğin de iş başında olacağını gösteriyor.


En çok Koç, Yengeç, Terazi ve Oğlak burçları etkileniyor!


Koç ve Terazi burçları başta olmak üzere, öncü burçların diğer ikisi olarak Yengeç ve Oğlak burçları bu tutulmadan en fazla etkiyi alan burçlar. Sadece bu burçların mensubu olan kişiler değil, Yükseleni bu burçlardan birinde bulunanlar, bu burçlarda gezegenleri olanlar da buna dahil. Özel ilişkiler bağlamında en çok Ay ve Venüs’ü bu burçlarda bulunanlar; aceleci kararlar bakımından da Merkür’ü bu burçlardan birinde bulunanlar öncelikli diyebiliriz.


Zorlu etkiler iş başında olacak, ama aslında tüm bunlar, yukarıda saydığımız öncü burçlarda gezegenleri olan bu kişiler için bir adeta bir sıçrama taşı oluşturacak. Tekamül sürecinde önemli gelişmelere yol açacak. Kişisel anlamda en önemli yol kat ettiğim zamanların, en yoğun astrolojik etkiler aldığım zamanlar olduğunu özellikle belirtmek isterim. Başarılar, zorlanmaların hemen ardından gelir. Önemli olan, bu hızlı değişik ve gelişim sürecine ayak uydurabilmek. İradeyi en güçlü şekilde ve inisiyatif alarak ortaya koymak.


Nasıl başa çıkabiliriz!


Astrolojide, karşıt açı yapan gezegenlerle olumlu açılar yapan bir gezegen varsa, bu gezegen “Köprü” vazifesi görür ve gerginliğin azalması yönünde yardımcı olur. Tutulma esnasında gerçekleşen karşıtlığın zorluğunu ve stresini azaltmak ve zorluklarla başa çıkmak yönünde destek Aslan burcundaki Jüpiter’den geliyor.


Jüpiter “İyicil” gezegendir. Zorlu durumlarla başa çıkmamız konusunda güç ve destek alacağımız en önemli şeyin, geleceğe umutla bakmak ve zorlu şeylerin aslında bizi geliştirmek üzere tasarlanmış birer sıçrama taşı olduğunu fark etmek için gerekli olan perspektifi kazanmak olduğunu gösteriyor.


Tutulma derecesine uyumlu açıda yer ala Jüpiter, bilgelik ve sağduyu ile bağdaştırılır. En zorlu zamanlar, testten geçtiğimiz zamanlardır ve önemli olan, bizim nasıl tepki verdiğimizdir. Bunun farkında olalım. Karşılaştığımız zorlu durumları, sabır ve bilgelikle karşılamaya çalışalım. İyimserliğimizi ve umudumuzu, inancımızı yüksek tutalım. Şimdi kayıp olarak gördüğümüz şeyler, kim bilir belki de daha sonra kazanım olarak geri dönecek bize.


Jüpiter’in gerginliği azaltıcı ve zorlukların üstesinden gelme yönündeki destekleyici etkisi, bilge ve yaptırım gücü yüksek kişilerin (Jüpiter kendi üçlüsünde, Aslan burcunda) zorlu durumlarda destekleyici yönde devrede olacağını da gösteriyor. Yani, bize yardım eli uzatacak, madden ve manen destek verecek kimseler olacaktır etrafımızda.


Jüpiter’in Ay-Güneş-Venüs-Uranüs gezegenleri arasında oluşan karşıtlığın zorluğunu aşmaya yardım eden pozisyonu, özel ve sosyal ilişkilerimizde yaşadığımız stres ve gerginliklere rağmen affedici olabilmemizin çok önemli olduğunu gösteriyor. Eskiler“Kulağının üzerine yatmak” derler buna. Jüpiter’in karşıtlığı rahatlatan yerleşimi “Her şeyi görme, bazen görmezlikten gel; her şeyi duyma, bazen duymazlıktan gel” der gibi adeta. Esneklik ve tolerans, hoşgörü çok ama çok önemli!  


Bakalım bu tutulma civarında nasıl gelişmeler yaşayacağız. İzlemedeyiz…


12 02 1966, saat 20:41 İstanbul doğumludur. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İş İdaresi Bölümü mezunudur. Dört kuşaktan beri süre gelen aile geleneğini bozmayarak, tatlı mecburiyetler sonucunda başladığı ticaret hayatını, bu başlangıçtan tam 20 yıl sonra, 2003 Haziran ayında, gençliğinin büyük bir bölümüne ev sahipliği yapmış olan Kapalıçarşı’dan ayrılarak noktaladı. Bu tarihten itibaren sadece gönülden sevdiği astrolojiyle ilgilenmekte, astroloji danışmanlığı ve eğitmenliği yapmaktadır. Astroloji Okulu’nun kurucusu olan Öner Döşer'in, şu ana kadar yayınlanmış sekiz kitabı bulunmaktadır:


kaynak

Devamını Oku »

Etiketler

acı affetme Affetmek aile akıl Alglamada Anlatm Aramak ARINMA Aroma Astroloji Astrolojik Aynalar Bahar başkaları Bayram beden Beden dili Bedensiz BEREKET beyin Beyinde Beyni Beynin Beyniniz bilgi bilim bilimsel bilinci Bilincine bilinçaltı Bilmek birey Bitkisel bolluk BOLUK Burak cümle çekim dalga damla Davet Deerlerimizin degerli Deniz Depresyonun DERSLER Detoks Dikkat Dilek Disgrafi Disleksi düşünce Egoist egzersiz EGZERSZ ekmek eleştiri. öfke emsimizi enerji Enerjilerinin Epifiz Eruhunuzu evlilik evren fayda FAYDALANMAK FAYDALARI Felsefe fizik fiziksel Fregoli frekans garip GCJoseph Gcyle geçmiş Gelecek geliim gerçek GERDE gerilim Gidecek Gizemli gizli güven güzel harika Hasta hastalık Hastalklar Hayal Hayallerinizin hayat Hayata HAYIRLI Hikaye Hiperaktivite Hipnozu hissederim Holografik Hologram Hoşgörü hoşgörüsüzlük huzur huzurlu Illuminati ilâc ileti İletişim inanç insan insanlar Kabala Kadim kaos Karanlk kavga kelime Kelimeler Klasik korku Korkular KORUMA Korunma Kristaller kuantum Kuantum Fiziği kurallar Kyamet liste LKLERMZ madde Makbul MEKTUP Melek Merak Mevlana Mevlanann Mezar Mftolunun Moloküler mucize Mucizeleri MUTSUZ NAMASTE Nazar Nefret neşe Niyet ODAKLANMA Okuma Okyanus olacaksn olumlama olumlamas olumlu olumsuz para paralel Paranormal Patolojik Peeling Peinden pozitif POZTF Pratik PRATK PROGRAMLAMA Psikoloji psikolojik Quantum Düşünce Rahat RAHATSIZLIIMIZ refah Reformist Romantik ruh Ruhsal sağlık Sanat seniz sevgi sıkıntı sistem Sonsuz sorumsuzluk sorun sorunlar Stres Sufizm suyun şifa şükretme tabiat tedavi Tehlikeli teori Terapi tesadüf toplum Uymasn üzüntü zaman Zarar zeka zellikleri zenginlik zerine zihinsel