Ana SayfaastrolojiKmistiKdosyadaKiyaşamdaKisağlıKhaberdeKiKütüphane
Cumartesi, 01 Mart 2014 20:26 Yazan Elif Hece
Sana ucunda yem bulunan iğneden ve ağlardan kaçmayı öğrettim.!
Yukarıdan inen ağlara yakalanmışsın. O' serpme ondan kaçılmaz.!
O' kaderdir.! Esrar-ı Aşk
1 Mart 2014 tarihinde, TSİ 9:59’ da Balık burcunun ikinci dekant başlangıcında 10° 39’ da, Güneş ve Ay’ın kavuşup, yeni bir döneme serptiği ağ ile sabaha selam diyeceğiz. Balık Burcu için her zaman anahtar kelimelerden ilk aklımıza gelmesi gerekenler şunlardır; -Kurban-Kurtarıcı-, Adamak-Adanmak, Bilinçaltı- Hatıralar, İçimize attıklarımız- Kaçtıklarımız, Bağışlamak- Bağışlanmak, Vazgeçiş-Bağımlılık, bunların anlamına vakıf isen, tut aklında zeminin bu olacağını bil, sonra eklenen kavramlar hep bu zemin üzerinedir.
Bir doğum bu, en başına doğru nokta olduğumuz hale doğru hızla gittiğimiz, 1 ayın 1 gün gibi, 1 günün 1 saat gibi aktığı zaman nehrinde, kâinatın ilk haline doğru zamanın eğilip bükülüp, daralıp, yakınlaştığı günlerdeyiz. Halden hale geçen insan, tabakadan tabakaya bindirilen insan, bu geçişlerde kimimiz kör kimimiz farkında, çok ama çok hızla akıyoruz ilk başladığımız yere doğru.
Balık Yeni ayı ile Balığın evi olan 12.ev alanına neyi depolamışsak, neleri gömmüş, unutmak istemişsek, kaçmışsak, bu güçlü Yeni Ay ve Jüpiter/Yengeç etkisiyle daha görünür bir haliyle tek tek canlanmasına şahit olacağız. Hep suç bende mi diyeceğiz belki, suçlu arayacağız, kendimizi kurban hissettiğimiz alanlara daha cesur ineceğiz, gerçekten kurban mı edilmişiz bunu çözmeye çalışacağız. Hüzünler hortlayacak tek tek, ruhumuza işlenmiş olan içimize sızı dert olanlar her alanda olabilir daha bir görünür halde, kaçacak yer bırakmadan, kocaman resimlerle gözümüzün önünde es geçemez olacağız. 12. Ev zehirlenmelerle ilgilidir, gizli düşmanlıklar evidir, buradaki düşman insanın kendisi de olabilir kendine ettiğini insanın kimse edemez ya hani, bağışlayamadığımız herşey bizi zehirliyor, unutamadığımız her acı hatıra gün gelip sızıyor bir anda, hiç akılda yokken unutmuşken bir anda sızmaya başlıyor, acılarla barışacağız, iyi ki yaşamışım şu acıları, iyi ki geçmişim o köylerden, iyi ki uğramış yolum o hüzün kentine seviyorum acıları deyip kendimizle sulh ilan edeceğiz. Bağışlayacağız son bir yağmur son bir rahmet yağmuru akacak akacak gözlerimizden, yıkanacak ruhumuz ve bağışlayacağız hem kendimizi hem de diğerlerini… Balık bağışlamak, affetmek, vazgeçmek. Balık Yeni Ay’ı bunu çok güçlü hissettirecek. Eylül 2014’e geldiğinde bu merhaleyi sağlam aşarsan, aşmış olursan artık böyle Yeni Aylarda tohumu atılan bebekler, daha sağlam daha gürbüz, daha sağlıklı doğacak. Anlıyorsun Değil mi?
Balık empatidir, empatide huzur vardır, çok alevli bir şekilde insanların eksi yönlerine celallenen yapımız bu defa, onun yerinde ben olsaydım, o mevkide makamda ben olsaydım ben ne yapardım acaba, kimse sınanmadığı günahın masumu değildir, henüz o günahla sınanmadım, sınanmış olsaydım aynı duruma gelir miydim diyecek pek çoğumuz. Daha iyi anlayacaksın artık, yasadığın toplumda ayyuka çıkmış olayların figüranlarının işlediği hataları daha iyi anlayacaksın, daha sakin olacaksın daha manasına odaklanacaksın. Balık suretin ötesindeki siretle alakalıdır. Hızır As.’ın o çocuğu neden öldürdüğünü şimdi daha net anlayacaksın!!! İbretine odaklanacak kendini tartacak ve kim ne yaparsa kendine yapar, sen kendine bakacaksın!
İşleyebileceğimiz daha büyük bir suç, günah, hata kalmadı, hepimiz defoluyuz, hepimizde hasarlar, 17 aylık bebeğe bile tecavüz edildi, yaratılmış olan yaratmaya kalkıştı, kendini ilah ilan edenlerden geçilmez oldu ortalık, mahkûmlar yargılıyor artık şiirde olduğu gibi, adaletin temeline volkan çoktan düştü. Suçtan, günahtan, haramdan kaçanın adı beceriksiz oldu, veballik işleri yapanlar baş tacı. Günahtan sakınmak zorlaştı, damarımızdaki kana şeytan çoktan yuvalandı, şah damarımızdan daha da yakın olan hala bizimle ama biz neredeyiz? Hepimiz yolumuzu şaşırdık, hepimiz nisyanda, ölümü hatırlamak yetmez oldu, Müslüman mahallesinde salyangozlardan geçilmiyor, Müslümanlar kapış kapış salyangoz alır oldu, yetmedi kendileri de ticaretine soyundu.
“Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur.”- Nisa-136
Bu yazdıklarım Müslümanlar için, amentüye iman etmişler için, ahirete inananlar için, ateist ve diğer din mensubu kardeşlerimize bir sözümüz yok, “leküm diyniküm veliye din”.
Evet, Su unsurunda, değişken nitelikte, çift yönüyle ilginç bir yeni ay- doğum bu. Ay, edilgen, alıcı, duygusal, hassas, endişeler, korkular, öfke, nefsimizin ehilleşmemiş bölgeleri, bilinçsiz davranışlarımız, beslenmek, beslemek, korumak, korunmak, emniyette hissetmek, huzur, sığınmak gibi insanın ruhsal davranışlarına eklenmiş iç âlemine ait duygularının üzerindeki vekildir. Su unsurundaki Ay’ın bu görevleri daha görünür hale gelecektir bu dönem. Ay’ın suya düşen yüzü, sır içinde bir sır olan insanın, kırıp, parçalayıp dışındaki aynaları, yüzüne tutulan aynaları, içindeki aynayı hatırlayacağı bir dönemi başlatacaktır.
Hem birbirine bağlı hem birbirinden ayrı, hem birinin eksiği hem birinin fazlası olan, bir nizam içinde semayı süsleyen 12 odalı burçlar feleğinin, içiçe geçmiş kapılarının ardından varılacak son menzilidir balık alanı. Her bir ay fazı, gerçekleştiği odanın dekoruna ait görüntü ve düşünceleri empoze eder hayatımıza. Örnek: Akrepte gerçekleşen ay fazlarında, ölüm-doğum-miras-hak-hukuk- sırlar- suç-ceza-bitişler ve başlangıçlar- krizler- ortak kazanç ve ortak paylaşım olan konularla ilgili hareketlenmeye vesile olur. Balık burcunda gerçekleşen ay fazları, maneviyat temelinde, acımak, şefkat, empati, anlamak, merhamet, fedakârlık, adamak ve adanmak, bilinçaltımıza attığımız, çocukluk evremizden başlayıp günümüze kadar getirdiğimiz duyguların, hatıraların canlanması, geçmişe dalmak, somut olanların değersizliğinde, soyut olan bir dünyaya sığınma arzusu, yalnızlık, inziva ve elbette ki; kurban olmak, kurtarıcı olmak. Bilinçli değil ama ne bilinçli olarak bir menfaat için kurtarıcılığa soyunmak ne de bangır bangır ben kurban oluyorum diye ajitasyona bağlamak, bilinçsiz bir şekilde olması gerektiği ve o da bu dünyada, insanlığın bilincinde bu kavramları canlı tutmak adına, Hakk’ın fıtratına kayıtlamış olduğunu istese de istemese de yapmak. (insan ne için yaratılmış ise o iş ona sevdirilir ve kolaylaştırılır.)
Deniz Gezmiş; o bir balık, adandığı bir davası olan, doğru yanlış aranmaz artık, hem kurban hem kurtarıcılığı sergileyen, en yakın örnek diye verilmiştir.
Evet; kısa keselim ve teknik bilgiye dönelim, bakalım bi' şu bahanelere, feleğin serpmesinden yeryüzüne neler serpilmekte,
Ay ve Güneş, Balık burcunda mekân kurmuş, kavuşmuşlar birbirlerine, 12.evin sularında, yeni bir tohum atıyorlar, 9 Eylül 2014 (Balık/Başak Dolunay)tarihi itibariyle doğacak bebeği, nasıl besleyeceğiz bakalım, nasıl koruyacağız, ne çıkacak ortaya.
Yengeç alanı ailemiz, yuvamız, gelecek planlarımız, dünya toprağına bağımlılığımız, kendimizi ve sevdiklerimizi korumak, güvence altına almakla ilgili düşüncelerimiz, bu alanda seyreden güçlü bir Jüpiter (Müşteri), yeni ayın ortaya çıkaracağı düşünceye destek sağlıyor görünmekte, bu yeni ay ile insanın düşünce ufkunda şekillenen gidişatı için bir umut, bir iyimserlik havasında, şiron’unda manevi desteği ile şerden sonra erişilecek hayrı da muştuluyor. Nasıl dersen? Balık 10 derece ve Yengeç 10 derece hangi yaşam sahnen ise oradan aldığın bir yara var ise, örnek 7.ev sürüncemede bir boşanma davası, 3.ev veyahut 5.evde ise araya girenler yüzünden bozulan bir ilişki, 2.veyahut 8.evde ise seni sıkıntıya düşüren bir dünyalık mevzu, para pul işleri, amma sabrını ettiğin, zorluğunu şikâyetsiz ve edeplice sadece Rahman’a ilettiğin bir sıkıntın var ise bu etki bunu çözümleyecek vesileleri hem düşüncene getirebilir bu dönem hem de somut olarak bir vesile senin için bunu üstlenebilir. Şer, sıkıntı, sabır sonunda es selam menziline seni erdirebilir.
Gökyüzünün geri kalan enstrümanlarına baktığımızda, Koç alanında beklenmeyeni getiren, silip süpürüp tüm eskiyi, yepyeni bir yaşam ortamı içine kişiyi sürükleyen, ani değişimler, dürtüler, biraz asilik, isyana sürükleyen Uranüs’ün, Jüpiter ile gökyüzünde kare açısı mevcut. Yengeç korumamız gerekenler, Jüpiter, ahlak, inanç, maneviyat, Koç yenilik, sil baştan, Uranüs reformlar, evet aile yapısı, kökler, alışkanlıklar, maneviyat, insanların ortak olan erdemleri, değerleri üzerine bir bir çığlar düşürmekte. Ülkemizin 1.evi ile 9.evi arasında bu gergin etki var sen düşün gerisini.
Korkuya sürükleyen, paranoyaklaştıran, türlü türlü korkuları üzerimize salan güçlü, dönüşümleri başlatan Pluto, insanın dünyaya olan tamahını anlatan oğlak burcunda bu tablonun T-kare ayağını tamamlamakta. Evet, kapı açıldı artık, iki kapı var seçim senin, ya dünyaya dal iyice, nefsinin eline düş, sende katıl esfeli safilin yolculuğuna, ya da dengeye al dünya ile ötelerdeki hayatını, kim ne yaparsa yapsın kim ne ederse etsin sanane, her nefs kendinden mesul, tıka kulağını, ört kapını en akıllı olanı yapmaya başla. O çalmış bende çalacağım, o yapmış bende yapacağım, ama bak o da inanan biri şunu yapıyor banane bende yapacağım diyorsan da, ne bu yazıya sen muhatapsın, ne de ben seni muhatap alıp yazmışım… Anlamadım Elif hanım de geç…
Devam edelim; Pluto ile Jüpiter, yengeç/oğlak aksında tam zıtlıkta ise bu insanın yoksulluk korkusudur. 4.ev ile 10.ev alanı rızıkla alakalıdır Müşteri (Jüpiter) ona keza Er Rezzak ismine mazhardır. Yoksulluk yüzünden ve bu korku yüzünden, işini kaybetme, makamını kaybetme, yerini konumunu, evini, arabanı, paranı, toprağını kaybetme korkusunun artacağı bir etkidir bu, Uranüs’te t-karenin üçüncü ayağı ile zaten Jüpiter nasıl kişiyi maneviyat ile din ile tutuyor ise tutabildiğince manevi kanal ise, Uranüs’te bir o kadar zıttı ise, Uranüs’te seni durmadan imtihan ya bak, günaha davet edecek harama çekecek. Düşüncene hep bu gelecek, şunun ayağını kaydırayım o yere ben geçeyim, şunun aslında bu ama hayır onun olmasın ben gasp edeyim, şu kadarım var ama bu ya yetmezse, daha fazla biriktireyim, daha fazla hırs yapayım, yoksulluk korkusu ya işte, bunlarda yetmez, şu insanın altına, şu insanın üstüne, bilmem neyimi kullanayım… Estağfurullah tövbe el Azim… Düşünceye gelecekler bunlar, var ise 7 kapılı nefsin kapılarından bu noktada zaafı olan, kıskıvrak yakalayıverecek… İmtihan işte, imtihan! Dünyada işler böyle işler, vesilelerle sebeplerle, sen yap, sen yapasın diye değil aman ha! Oradan ötesi ledün köyüdür, adresi bende yok : )!
Kendine ve ağırlıklarına çizik at ay ve güneşin dönüşüyle olan zaman yalpasından..! felek seni bizim meclise atar:)
al sana adres.........
Ben burada Delileri namaza başlattım kıbleyi söylemiyorum.. soruyorlar.!.
Köyün adresini verme dedin ya.. ama kendin vermişsin ..
Fiji tımarhanesi. Hücre 7..Esrar-ı Aşk..
Bugün itibariyle Mars Terazi Burcundan, Oğlak Burcunda yer alan Venüs ile zor bir açı alarak, 27 º den Retro dönemine adım atacak, 19 Mayıs 2014’e kadar sürecek olan bu Retro döneminde, pasif/aktif olma arasında kararsızlıklarımızı çoğaltacaktır. Terazide mars zaten rahat bir konumda değildir, zararlıdır, diplomasi dili, uyum ve ahenk, huzur çekilir yeryüzünden mars Terazi’deyken, şuanda tüm dünya genelinde yaşandığı gibi, Yengeç burcunda yer alan dişil enerjilerin, Ay’a atfedilen anaç unsurların zıttı olan lilith’le beraber gökyüzünde zorlu bir öncü T-Kare oluşmuş durumda. Mars bu noktadan geriye doğru savrulurken, başta öncü burç mensupları olmak üzere bu noktada önemli kişisel yıldızlara sahip olan ve meyli, zaafı, açığı olanlar için gizli gönül ilişkilerinin vereceği rahatsızlıklar gündeme gelebilir sanki. Unutmayın nolur, bu tablo böyle ve anlamı evrensel olarak buraya çıkıyor diye, böyle olacak anlamına gelmiyor, AŞTIĞIN DAĞLAR KADAR DÜŞÜNCELERİNİ ETKİLER BU YILDIZLAR. Bu etkiler düşünceye gelir doğrudan, hani şu cin denilen varlıklarda sadece düşünceye kadar girme imkânına sahip, bu yüzden ya artık savaşlar algı yönetimi, bilinçaltı etkileme operasyonları ile yapılmakta. Bilmem anlatabiliyor muyum? Seni tutan bir imanın, sımsıkı sarıldığın sarsılmaz bir iman ipin var ise, bunlar sana negatif yönde tesir vermez veremez. Sallar belki, yoklar belki, aciziz zira ama asla fiiliyata döküp sonradan kendini mahvedeceğin kadar asla etkileyemez.
Evet, bir özet yapalım ve kaçalım. Balık Yeni ayından alacağın şu olsun, maneviyatım ne âlemde, 12.ev sonlu evlerdir, yaşama karşı duran evlerdendir, ölüm ötesidir, ölümden sonraki yaşama inanıyor muyum? Neyime ne kadar güveniyorum, neyim var hazırladığım, şuanda birebir mahşerin provası yaşanmakta, her ne kadar adalet şimdilik uykuda olsa da, ne ne kadar doğru ne ne kadar sahte anlayamasakta, benim 12.evin karanlık sularına gömdüğüm nice hatam var, günahım var ve bunların hesabı da olacak, görülecek zira okulda bile öğretmenim dersimi yapmayınca sınıfta rencide ederdi azarlardı kulağımı çekerdi hatta bunu ceza gibi yapsa da bir daha yapmamam için iyiliğime yapardı. Bir farkı yok yaşanılanların, benim derslerim en âlemde, ne kadar yüzüm var mahşer yerine, buna benzer şeyleri düşünmeye başlayacağız. Arınırsak ne mutlu, arındığımızla kirlenmeden tertemiz kalmayı artık başarabilirsek ne mutlu. Her burcun imtihanı, kiri, pası ayrı ayrı, balık yeni ayı ile en azından şu balık derslerinden geçelim artık. Tutabildiğimiz kadar yürümeye devam edelim…
Sizlere bu zamana kadar olabildiğince açık bir şekilde izah etmeye çalıştım, tekniğidir, şuyudur buyudur, geç onları, gelenin ne olduğunu gelmeden yıllar evvel anlatmaya çalıştım, hepsi net dünyasında hala durmakta, sizlere değil salt, kendime yazdım hep, yazdıkça hatırladım, hatırladıkça zor bir nefs savaşına girdim, ben en çok kendimi bu yazdıklarımla eğitmeye çalıştım, nikâhlamadığım tek bir kelamı buradan size yazmadım. Düştüm, kalktım, ama bir düştüğüm yere bir daha uğramadım, dersimi aldım, takılmadım oralarda, yolumda devam ettim. İstedim ki, var elbet ben gibiler, destek olayım, yazılar çoğu zaman şifa olsun diye alınır kaleme yazanı bilmese de, belki de bunu yaptım.
Yazdıklarım ahiretin varlığına ölümden sonraki yaşama inananlar içindir, karma, mantra, tütsü, mum, ritüel, bunlara yer vermedim, elimden geldiğince savaştım, bulaşsın istemedim Müslümanım diyenin üzerine bu mikroplar, öyle ya sen İslam üzere doğan bir Müslümandın, beyin denilen motoru bununla yakardın ve bir yangın tüm mahalleye sıçrar ve bunun vebaliyle kalırdım. Okuyucum; bu pazarda bunlar var, daha fazlasını da verebilirim bilgide sıkıntı yok, 24.seneme giriyorum amma, hiç mücevheri semt pazarına döküp de satanı gördün mü?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder