“Ego içsel ve çevresel değişkenlerden insan psikolojisini koruyan bir bilinç katmanı olarak bir fonksiyondur”
“Ego muhafazakar bir koruma kalkanı olarak insanın gelişim ve değişimine karşın bir engelleyici bilinç katmanıdır”
Psikanalatik kuram doğrultusunda artık insanın; karar ve davranış şekillerinin sadece dış çevre enerjisi doğrultusunda değil, büyük ölçüde insanın iç dünya katmanlarının enerji dengesi doğrultusunda gerçekleştiğini bilmekteyiz.
İnsanın İç Dünyası: Bilinç Katmanları
Psikanalatik kuramının kurucusu Freud’un bilinç katmanlarını ele aldığı “topografik zihin modeli” gelişen nöroliji, psikoloji bilimi ve teknoloji sayesinde bir çok kez doğrulanmaya devam etmekte ve bazı minor evrimlerden geçmektedir. Tüm küçük evrimlere rağmen, psikanalitik kuramının ana prensipleri her geçen gün daha fazla zemin bulmaktadır.
Freud, bilinci bir buzdağına benzeterek, bilincin farklı katmanlarına (farklı fonksiyonlarına) işaret etmiştir. Söz konusu katmanları ego,süper ego ve idi şeklinde adlandıran Freud, sırasıyla bilinç, bilinçdışı ve bilinçaltı katmanlarını bir bütünün ayrı parçaları olarak ele almıştır. İnsan davranış şekillerinin oluşumunda bu katmanların birbirleri ile ilişkisinin, bir diğer deyişle katmanların güç dengesinin önemli rol oynadığı günümüzde bir kuramdan öte bilgi olarak kabul edilir.
Bilinç (İrade) Katmanı: Aynı zamanda ego olarak adlandırılan “bilinç” aşaması, insanın neden-sonuç prensibi doğrultusunda davrandığı, bir diğer deyişle bilincinde olduğu davranış şekillerini oluşturmaktadır.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta bilincin muhafazakar yapısıdır. Süperego; bilinçaltı katmanın bastırdığı değişim, arzu, bastırılmış korkularının tatmini açısından bir fonksiyon/engel teşkil etmektedir. İradenin muhafazakar özelliği hem bir fonksiyondur hem de bir engelleyicidir.
Fonksiyon olarak bilinç (irade) ; içsel değişim arzusu ve dışarıdan gelen 3. Parti söylemlerini reddederek bireyin çelişkili mesajlar altında kalarak, baskıya uğrayıp anlam karmaşası yaşamasını, psikolojik dengesizleşmesini ve kimlik karmaşasının önüne geçmektedir. İçsel arzuların tatmini peşinde koşan bir birey olmayı, toplumsal değerleri ve yaptırımları (katlanılacak külfeti) göz önünde bulundurarak önüne geçer ve kabul edilebilir bir arzu tatmini yolunu bulma çabasına girerek kendi arzuları ile dış dünya normları arasında bir nevi müzakere işlemi gerçekleştirir.
Neden cinsel arzularımın biran önce tatmin etmiyorum? Çünkü toplumsal manevi yaptırımların külfetini üstlenmek istemiyorum! Çünkü dini inaçlarım doğrultusunda bir sonraki yaşamımda yaptırımla karşılaşmak istemiyorum (İnanca göre göreceli yaptırım algısı) Sözkonusu neden-sonuç ilişkisi ego veya bilinç katmanında oluşmaktadır.
Bir diğer deyişle iradeni en önemli görevi; bir neden-sonuç ilişkisi çıkartartabilmek için belirli bir muhafazakar algısal duruş taslağı çizmektir. Söz konusu taslağın içi, bireyin kendisi, çevresi ve genel olarak dünya, hayat ve sonrası ile ilgili varsayım ve söylem şablonları ile sabitlenir.
Engel olarak (bilinç) irade ; varolan kimlikle ilgili sorunlara yönelik gerekli değişime karşın engel teşkil ederek, soruna yönelik geliştirilmiş söylem kalıplarını kabul etmekte muhafazakar yapısını korumaya devam etmektedir. Zihin haritasında bireyin aleyhine işleyen mesaj kalıpların varlığı, herhangi bir konudaki gereksiz korkularının büyümesine neden olurken, bilinç bu korkuların meşruluğunun sorgulanmasına yönelik girişimleri muhafazakar yapısı nedeniyle engel olarak; sorunun çözüm sürecini daha uzun bir sürede gerçekleşmesine veya gerçekleşememesine neden olmaktadır.
Örneğin bir uçuş korkusunun, vajinismus olgusunun, özgüven eksikliğinin veya herhangi bir fobinin bilinç katmanında mutlak neden-sonuç ilişkisi açıklanamaz. Bu tip sorunların kaynağı bilinçaltında hapsolmuş, bireyin gerçek potansiyelini yerine getirememesine sebep olan negatif mesaj – söylem şablonlarıdır ki, bu kodlar bilincin muhafazakar yapısı nedeniyle korunmaya devam edilmektedir.
Korunmak güzeldir, Fakat Korunan Şey Bizim Aleyhimize İşliyor İse…???
Neden özgüvenin eksik, neden uçuş korkun var şeklinde sorularla karşılaşan birey, bu duruma meşru bir cevap veremez. Verebileceği cevaplar neden-sonuç ilişkisini mutlak açıklayı niteliğini taşıyamaz, ziraa sözkonusu sorun sadece bireyin iç dünyasının söylem kalıpları konteksinde anlam ifade etmektedir
Ben yeşil rengi çok severim? Neden? Yeşil hoş bir renktir, içimi açıyor, ortama canlılık katıyor!
Yukarıdaki soru cevap kalıbı sizce meşru bir neden sonuç ilişkisi mi?
Bir insanın bir rengi sevip sevmemesi tamamen bilinçaltında var olan, geçmişinde söz konusu renkle ilişkilendirdiği olgularla bağlantılı bir şekilde gerçekleşen zihinsel bir eğilimdir.
Gerçekten sevindirici bir haberin geldiği anda yoğunlukla görsel alanına yeşil rengin girmiş olması, bir bireyin yeşile karşı sempati geliştirmesi ile sonuçlanabilir. Bu durum bilinç katmanında neden-sonuç ilişkisi ile açıklanamaz. Bir adım ileriye gidip, bilinçaltı katmanının bu durum hakkında söyleyeceklerine kulak vermek gerekmektedir.
Bir rengi sevip sevmemek insan yaşamı veya başarıları açısından fazla önem arz etmese de, bireyin kendi kimliğini sevmemesi, bireyin tüm yaşamını, başarılarını ve mutluluğunu olumsuz etkileyen bir zihinsel eylemdir. Bu nedenle Freud’un geliştirmiş olduğu topografik bilinç modeli, psikolojik rahatsızlıkların ve bireysel gelişim alanlarında çığır açıcı bir noktaya değinmiştir; Freud öncesi modellerin anlamlandıramadığı bireysel psiko-problemler bilinçaltı katmanının da değerlendirmeye sokulmasıyla birlikte bilimsel neden-sonuç ilişkisi ile anlam ifade etmeye başlamış ve soruna yönelik bilinçaltı teknikleri geliştirmenin önemi ortaya çıkmıştır.
Engelleyici Bilinci Safdışı Bırakarak Bireysel Gelişim
Freud yaptığı çalışmalarda;
Suçluluk duyguları gibi, bilinçaltı katmanının göz önünde bulundurulduğu takdirde su yüzeyine çıkan problemlerin nedenleri, bir çok sorunun başlangıç halkasının bulunmasına imkan tanıdığı sonucuna ulaşmış olmakla beraber; bilinç katmanına hitap eden terapilerden ziyade, bilinçaltı teknikleri ile sorunun kaynağına hitap edilmesinin etkili olacağı bulgusunu günümüzün modern tıp dünyasına kazandırmıştır.
Bilinçaltı teknikleri, bilincin muhafazakar (engelleyici) özelliğini devredışı bırakarak, var olan sorunun kaynağına inerek bilinçaltı söylem şablonlarının değişimi ile ilgili bir takım çalışmalardan oluşmaktadır.
Bir bireyin özgüven sorununun altında yatan, bireyin çocukluğundan beri edindiği tecrübeler, 3. Parti söylemler doğrultusunda, bilinçaltına kendi kimliği ile ilgili ektiği mesajlar topluluğunun bir zihinsel eğilimidir.
Bilinçaltı terapileri, bireyin bilinçaltında yatan söylem şablonları veya varsayımları silmek ile ilgilenmez, varolan söylem şablonlarından, bireyin, bireysel başarılarını olumsuz etkileyenlere, alternatif pozitif söylemlerin edinilmesi, gereksiz bastırılmış korkuların 3. Parti pozitif söylemlerle çakıştırılması ve anlamsızlıklarının bilinç katmanı tarafından irdelenmesi sağlanarak yıllardır hapsolmuş negatif bilinçaltı korkularının sorgulanması sağlanır.
Bio-Frekans Bilinçaltı Tekniğinin temelinde de bilinç bariyerinin safdışı bırakılarak, herhangi bir konuda pozitif bilinçaltı mesajlarının doğrudan bilinçaltına ulaştırılması yatmaktadır. Bilinçaltına ulaşan mesajlar, varolan kalıplar ile zıtlık arz ettiği için bilincin (iradenin) yıllardır sorgulanmasına izin vermediği söylem şablonları ,irdelenmek zorunda bırakılır. Bu süreçte bireyin Bio-Frekans Bilinçaltı Telkinlerinin kullanımını devam ettirerek süreci beslemesi önem arzetmektedir.
Kaynak
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Etiketler
ARINMA
Affetmek
Alglamada
Anlatm
Aramak
Aroma
Astroloji
Astrolojik
Aynalar
BEREKET
BOLUK
Bahar
Bayram
Beden dili
Bedensiz
Beyinde
Beyni
Beynin
Beyniniz
Bilincine
Bilmek
Bitkisel
Burak
DERSLER
Davet
Deerlerimizin
Deniz
Depresyonun
Detoks
Dikkat
Dilek
Disgrafi
Disleksi
EGZERSZ
Egoist
Enerjilerinin
Epifiz
Eruhunuzu
FAYDALANMAK
FAYDALARI
Felsefe
Fregoli
GCJoseph
GERDE
Gcyle
Gelecek
Gidecek
Gizemli
HAYIRLI
Hasta
Hastalklar
Hayal
Hayallerinizin
Hayata
Hikaye
Hiperaktivite
Hipnozu
Holografik
Hologram
Hoşgörü
Illuminati
KORUMA
Kabala
Kadim
Karanlk
Kelimeler
Klasik
Korkular
Korunma
Kristaller
Kuantum Fiziği
Kyamet
LKLERMZ
MEKTUP
MUTSUZ
Makbul
Melek
Merak
Mevlana
Mevlanann
Mezar
Mftolunun
Moloküler
Mucizeleri
NAMASTE
Nazar
Nefret
Niyet
ODAKLANMA
Okuma
Okyanus
POZTF
PRATK
PROGRAMLAMA
Paranormal
Patolojik
Peeling
Peinden
Pratik
Psikoloji
Quantum Düşünce
RAHATSIZLIIMIZ
Rahat
Reformist
Romantik
Ruhsal
Sanat
Sonsuz
Stres
Sufizm
Tehlikeli
Terapi
Uymasn
Zarar
acı
affetme
aile
akıl
başkaları
beden
beyin
bilgi
bilim
bilimsel
bilinci
bilinçaltı
birey
bolluk
cümle
dalga
damla
degerli
düşünce
egzersiz
ekmek
eleştiri. öfke
emsimizi
enerji
evlilik
evren
fayda
fizik
fiziksel
frekans
garip
geliim
gerilim
gerçek
geçmiş
gizli
güven
güzel
harika
hastalık
hayat
hissederim
hoşgörüsüzlük
huzur
huzurlu
ileti
ilâc
inanç
insan
insanlar
kaos
kavga
kelime
korku
kuantum
kurallar
liste
madde
mucize
neşe
olacaksn
olumlama
olumlamas
olumlu
olumsuz
para
paralel
pozitif
psikolojik
refah
ruh
sağlık
seniz
sevgi
sistem
sorumsuzluk
sorun
sorunlar
suyun
sıkıntı
tabiat
tedavi
teori
tesadüf
toplum
zaman
zeka
zellikleri
zenginlik
zerine
zihinsel
çekim
üzüntü
İletişim
şifa
şükretme
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder