30 Haziran 2013 Pazar

Dil, beyinin neresinde?

Canlı türleri içinde dilin en zengin ve çeşitli biçimde ortaya çıktığı tür olan insanlarda, dilin tek organı beyindir. Dil ile beyin arasında nasıl bir ilişki var? Dil şebekesi nedir, insan beyninin neresinde bulunur? Sağ ya da sol elini kullanan kişilerin dil şebekesinin konumu ile arasında bir bağlantı var mı? Birden çok dil bilen kişinin beyni ile tek dil bilenin beyni arasında fark söz konusu mu?

Evrimsel, gelişimsel, biyolojik, sosyal ve kültürel bir iletişim aracı olan dil, en zengin ve çeşitli haliyle canlı türleri arasında insanda anlam buluyor.Sadece sese değil aynı zamanda grafik sembollere de dayanıyor.

Dilin gelişimsel olduğunu ifade eden ÜsküdarÜniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, doğumdan sonra ortaya çıkan dilin yaşam boyu gelişme gösterdiğini söyledi. Dilin biyolojik bir temele sahip olduğunu belirten Nöroloji Uzmanı Tanrıdağ, dilin tek organının beyin olduğunu sözlerine ekledi.

Sosyal iletişimin en önemli aracı olan dilin bu özelliğiyle her türlü sosyal ilişkinin içine girmesine ve gerektiğinde savaşların bile yerini almasına yol açtığını vurgulayan Prof. Dr. Tanrıdağ, dilden edebiyat gibi yazılı ve sözlü bir iletişim aracı doğduğundan kültürel olduğunu da kaydetti.

Dil işlevlerinin beyinle olan ilişkisinin ortaya çıkarıldığı tarihi sürece dikkat çeken Tanrıdağ, ikili arasındaki bu özel ilişkinin 1860’lı yıllardan başlayarak çözüldüğünü söyledi. Tanrıdağ tarihi sürece ve gelişmelere ilişkin şunları dile getirdi.

“Konuşma, anlama, isimlendirme, yazma ve okuma işlevlerine genel olarak dil işlevleri adını veriyoruz. Dil işlevlerinin beyinle olan özel ilişkileri 1860’lardan başlayarak teker teker çözülmüş ve sonunda bu işlevlerin kendi aralarında da bağlı olmak üzere beyinde özel bir yapılanmayı gerektirdiği ortaya çıkmıştır. Bu yapılanmaya beyindeki dil şebekesi diyoruz. Bu tarihlerden itibaren otopsi çalışmalarının sağladığı verilerle önce konuşma sonra anlama ve sonrasında da okuma ve yazma işlevlerinin beyindeki alt yapıları ortaya konulmuştur.”

Tanrıdağ dil şebekesinin beyinde bulunduğu yerin insanlarda farklılık gösterdiğine dikkat çekti.

“İnsanlarda beyindeki dil şebekesinin en önemli özelliği; bu şebekenin insanların büyük bir bölümünde sol beyin yarısı içinde bulunmasıdır. Konuşma, anlama, okuma ve yazmayla ilgili harekete geçirici merkezler birbirleriyle bağlı biçimde bu yarının içindedir. Sonraki yıllar içinde yapılan araştırmalar beyinde var olan dil şebekesinin tarafıyla insanların baskın olarak hangi ellerini kullandıkları konusunun yakından ilişkili olduğu göstermiştir.

Şöyle ki; sağ ellerini sol ellerine göre daha becerikli kullananların hemen hemen tamamında beyindeki dil şebekesi sol tarafta olmakta, sol ellerini sağ ellerine oranla daha becerikli kullananların ise yaklaşık üçte ikisinde bu durum sürerken geriye kalanlarda bu şebekenin beynin sağ tarafında yer aldığı anlaşılmıştır. Bunun nedenleri tartışmalıdır.”

Dilin beyindeki gelişiminin nasıl olduğuna ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, insanların dil için hazır bir beyin mekanizmasıyla doğduğunu söyledi.

“İnsanlar doğuştan dil için hazır bir beyin mekanizmasıyla doğarlar. Bu mekanizma daha bebek anne karnındayken 3-6 aylıkken ortaya çıkmaya başlar. Doğumdan sonra çocuğun konuşmasına kadar geçen süre bu konuşma mekanizmasını harekete geçirmek için gerekli belleğin gelişimiyle ilgilidir. Eğer başka bir nedenle bellek yeteri kadar dış dünyaya ait materyal toplayamazsa çocukkonuşmayı öğrenemez.

Çocuğun erken dönemde ya da beklendiğinden daha erken konuşması belleğinin güçlü olduğunu gösterir. Dolayısıyla konuşma zekâyla ilintilidir. Çocukların birden fazla dil öğrenmelerinin etkileri tartışmalıdır. Zekâ ve bellek kapasiteleri yüksek olan çocuklarda bu daha çabuk ve problemsiz olduğu halde çok dilliliğin bazı çocuklarda kekemeliğe yol açabildiği ileri sürülmüştür.”

Birden çok dil bilmenin beyin üzerindeki etkisine ilişkin de bilgi veren Tanrıdağ, farklı dillerin beyinde farklı alanlarla ilintili olmadığını kaydetti. Bu güne kadar bu konuda yapılan araştırmaların öğrenilen farklı dillerin beyinde aynı dil şebekesi tarafından temsil edildiğini gösterdiğini vurgulayan Tanrıdağ, öğrenilen her yeni dil için farklı beyin alanı değil benzeri alan kullanıldığını söyledi.

“Öğrenilen her yeni dil için farklı bir beyin alanı değil benzeri bir alan kullanılmaktadır. Farklı dillerin aynı beyin alanları içinde temsil edilmesi farklı zamanlarda arşivlenen dosyaların aynı kütüphanede saklanmasına benzetilmektedir. İnsan belleğinin özelliğinden dolayı önce öğrenilen dil her zaman daha fazla hatırlanan dil olmaktadır. Bu dilin kullanılmaya devam edilmesi dil belleğini daha da sağlamlaştırmaktadır. Nitekim bu yüzden konuşma problemi yaşayan çok dilli insanlarda bu dil bozukluklarından düzelme birbirleriyle ilintili olmaktadır.

Bu konuda yaşanan gelişmeler Pitres Kanunları olarak bilinir. Buna göre bir insanda çoklu dil bozukluğu oluştuğunda; düzelme önce ana dilden ve çok kullanılan dilden başlar. Eğer ana dil aynı zamanda çok kullanılan dilse bu düzelme daha da belirgindir. Bunun dışında, eğer bilinen diller aynı dil ailesine mensuplarsa örneğin bu diller Fransızca, İspanyolca ve İtalyanca

ise bunların düzelmeleri birbirine yakın olur. Ancak bilinen diller örneğin Türkçe, İngilizce ve Japoncaysa bunların düzelmelerinde ana dil ve kullanım özellikleri daha fazla devreye girer.”

Yazar: Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ
Kaynak: milliyet

Tags: beyin ve dil, dil, manset

Category: Hafıza / Beyin, Kişisel Gelişim


Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Etiketler

acı affetme Affetmek aile akıl Alglamada Anlatm Aramak ARINMA Aroma Astroloji Astrolojik Aynalar Bahar başkaları Bayram beden Beden dili Bedensiz BEREKET beyin Beyinde Beyni Beynin Beyniniz bilgi bilim bilimsel bilinci Bilincine bilinçaltı Bilmek birey Bitkisel bolluk BOLUK Burak cümle çekim dalga damla Davet Deerlerimizin degerli Deniz Depresyonun DERSLER Detoks Dikkat Dilek Disgrafi Disleksi düşünce Egoist egzersiz EGZERSZ ekmek eleştiri. öfke emsimizi enerji Enerjilerinin Epifiz Eruhunuzu evlilik evren fayda FAYDALANMAK FAYDALARI Felsefe fizik fiziksel Fregoli frekans garip GCJoseph Gcyle geçmiş Gelecek geliim gerçek GERDE gerilim Gidecek Gizemli gizli güven güzel harika Hasta hastalık Hastalklar Hayal Hayallerinizin hayat Hayata HAYIRLI Hikaye Hiperaktivite Hipnozu hissederim Holografik Hologram Hoşgörü hoşgörüsüzlük huzur huzurlu Illuminati ilâc ileti İletişim inanç insan insanlar Kabala Kadim kaos Karanlk kavga kelime Kelimeler Klasik korku Korkular KORUMA Korunma Kristaller kuantum Kuantum Fiziği kurallar Kyamet liste LKLERMZ madde Makbul MEKTUP Melek Merak Mevlana Mevlanann Mezar Mftolunun Moloküler mucize Mucizeleri MUTSUZ NAMASTE Nazar Nefret neşe Niyet ODAKLANMA Okuma Okyanus olacaksn olumlama olumlamas olumlu olumsuz para paralel Paranormal Patolojik Peeling Peinden pozitif POZTF Pratik PRATK PROGRAMLAMA Psikoloji psikolojik Quantum Düşünce Rahat RAHATSIZLIIMIZ refah Reformist Romantik ruh Ruhsal sağlık Sanat seniz sevgi sıkıntı sistem Sonsuz sorumsuzluk sorun sorunlar Stres Sufizm suyun şifa şükretme tabiat tedavi Tehlikeli teori Terapi tesadüf toplum Uymasn üzüntü zaman Zarar zeka zellikleri zenginlik zerine zihinsel