9 Mart 2013 Cumartesi

Burak Eldem'den 21 Aralık 2012 Yorumu

Sonsuz:

Sevgili Burak Eldem. Öncelikle teşekkür ederim bu sohbeti kabul ettiğin için. Malum geçmişte yaşanan ve senin başka röportajlarımızda anlattığın üzere medyaya çıkmıyorsun. Ama en azından derKi aracılığı ile senden haber alabilecekler insanlar ve kafalarındaki sorulara yanıt bulabilecekler belki. Hani daha önce uzun bir röportaj yapmıştık seninle Marduk ve 2012 üzerine; aynı soruları tekrarlamak istemiyorum. (Bkz. Marduk 2012'nin Neresinde? yazısı) Bu noktada şunu sormak istiyorum öncelikle: 2003’te kitabını çıkarttığında 21 Aralık 2012’ye daha 9 sene kadar vardı, ama şimdi önümüzde 10 gün kadar kaldı. Öncelikle nasıl hissediyorsun? Heyecanlı mısın? Merak içinde misin? Ben şahsen kendi adıma bu tarihi döneme şahit olduğumdan ötürü çok mutluyum; senin de duygularını merak ettim.

Burak Eldem:

Yaklaşık 10 yıldır, bir değişim döneminin içindeyiz, bunu yeri geldikçe söylüyorum zaten. 21 Aralık, dünyanın güneş çevresindeki turunda yer alan dört tropik konumdan birine, yani Kış Gündönümü'ne işaret eder. Birçok kadim toplum, ekinokslar ve gündönümlerini "takvim kerterizleri" olarak ele almışlardı, Orta Amerika uygrlıklarının rahiplerinin de yaptığı, bundan farklı bir şey değil. Yani, "kapanmakta olan bir çağın, son Kış Gündönümü" olarak kaydetti Mayalar da bu tarihi. Burada binlerce yıllık astronomik döngülerin hesaplanmasından söz ediyoruz; bunu "her şey bir gün ya da bir gecede değişiverecek" gibi algılamak için, o kültürlerden bihaber, sığ bir bakışa sahip olmak gerek. Değişim yıllardan beri hızlanarak sürüyor zaten, önümüzdeki aylarda ve yıllarda da devam edecek. "On gün kaldı" diye bir şey yok yani :)

Sonsuz:

Herkesin dilinde tipik soru var: “Nerede bu Marduk?” Hani vardı da biz neden göremedik? Ben, Marduk yokken ortalarda bile koparılan tantanayı görüyorum, bir de Dünya’ya yakınlaşan bir gezegen olduğuna dair haberler çıksa neler olabilir tahmin edemiyorum. Halen “Mayaların kehanetine göre Dünya’ya gelip çarpacak Marduk gezegeni” ifadesi her yerde gırla dolaşıyor. Birisi cidden bir taş attı kuyuya ve kimse de çıkartamıyor, daha doğrusu çıkartmıyor, çünkü çıkartabilmek için okumak lazım. Okumadan, bilmeden kulaktan dolma bilgilerle yazıyorlar da yazıyorlar. Bir de o kuyuya taşı atanın sen olduğunu iddia edip kendilerince tavır yapıyorlar. Halbuki senin kitabında daha önce defalarca konuştuğumuz üzere Marduk çarpacak diye bir ifade kesinlikle yok. Bununla birlikte mayıs ayı içinde dünya haber ajanslarına düşen bir haber vardı: “Brezilyalı bir astronom, güneş sistemine giriş yapan büyük bir gökcismini tespit etti” şeklinde. Fakat sonradan sesi kesildi. Sözün özü ne dersin bu soruya yanıt olarak?

Burak Eldem:

Bu "çarpacak" lafı kimden, ne zaman çıktı, hiçbir fikrim yok. Benim kitapta anlattığım şey gayet basit: Mayalar "kıyamet"ten falan söz etmediler; zaten onlardan kalan fazla belge de yok elimizde. "Günlerin sonu" olarak adlandırdıkları tarih, bir "çağ döngüsü"nün sonuydu, "dünyanın sonu" değil. Hemen ardından da yeni bir çağ ile takvim devam edecekti. "Kıyamet" kavramı, tektanrılı dinlerin mistik bir fantezisi; Mayalarla hiçbir ilgisi yok. Onlar, çağ değişimlerinin, doğal değişimlerle iç içe geçerek, zor ve sancılı olacağından söz ediyorlardı. Bu değişim için de, o karmaşık ve büyüleyici astronomik hesapları içinde, bir göksel işaretçi bulmaya çalışmışlardı. Tıpkı, Babil'in, Mısır'ın, Hint/Harappa'nın astronom rahipleri gibi. Benim yaptığım, Mayalarda üzeri örtülü olan o göksel değişkeni, diğer kadim uygarlıkların astronomi anlayışlarıyla eşleştirmek oldu. "Uzun aralıklarla gökyüzünde beliren ve sonra uzaklaşıp giden" bir gökcismi, çoğu kadim kültürde karşımıza çıkıyor. Ayrıntıları deşifre ettiğinizde, bunun "yakın geçiş" yapan ve çok önemsenen bir göksel işaretçi olduğu çıkıyor ortaya. "Yakın" derken, Mars'ın bile ötesindeki bir noktadan söz ediyoruz :) Böyle bir geçiş, yeryüzündeki iklim, sismik hareketlilikler vb gibi doğal unsurları etkileyebilecek bir şey. Dolayısıyla, kitapta anlattığım, "kıyamet" diye bir şeyin olmadığı, "dünyanın sonunun" gelmeyeceği, ama doğal süreçlerde keskin değişimlerin yaşandığı kritik bir evreden geçileceğiydi. Tabii bir de bunun sosyoekonomik ve sosyopolitik sonuçları var: Böylesi sert dönemler, daha önce dünyadaki dengeleri ciddi biçimde etkilemiş; İ.Ö. 1650 sonrasında yaşananlar, bunun tipik örneklerinden biri. Eğer böyle bir durumla karşılaşırsak, dünyadaki "güç sahipleri"nin de kontrolü ellerinde tutmak için her şeyi yapabileceklerinden söz ettim.

Sonsuz:

Yine kitabında 3661 yıl önce Marduk’un yaklaşması döngüsünde yaşanan süreçte Thera Yanardağı’nın patlamasından ve uygarlıkların yıkılışından bahsediyordun. Nitekim Girit Uygarlığı gibi dev bir uygarlık yıkılmış, Mısır eski gücünü kaybetmiş ve dünya üzerinde birçok değişiklik yaşanmıştı. 2012 içinde Thera’nın yani şimdiki Santorini adasının olduğu yerde ciddi sismik hareketler tespit edildiği ve yanardağın tekrar patlayabileceğine dair haberler okuduk sürekli. Bununla birlikte yine kitabında okuduğumuz ve 2012’de yaşanabilecek Marduk yaklaşmasının yaratabileceği siyasi etkilerden bahsediyordun. Neredeyse hepsi ve fazlası da gerçekleşti. Sen nasıl görüyorsun geçirdiğimiz bu süreci? Beklediğinden azı mı oldu, fazlası mı? Beklemediğin şeyler de yaşandı mı?

Burak Eldem:

Doğrusunu söylemek gerekirse, benim düşünebildiğimden, öngörebildiğimden de fazlası yaşandı, yaşanıyor ve yaşanacak gibi de görünüyor. Son on yılda yaşanan büyük doğal afetlerin bir iki tanesi bile, binlerce yıl önce karşılaşılsa ciltlerce mit ve efsaneye yol açardı: Sumatra, Çin, Şili, Japonya depremleri; Katrina kasırgası ve Asya'daki tayfunlar; muson rejimlerinin değişmesi ve Asya'yı son yıllarda vuran seller; dünya için giderek büyük tehdit oluşturmaya başlayan kuraklık ve sert iklim değişimleri gibi. Sosyopolitik anlamda da giderek kaotik hale gelen bir değişim sürecinden geçiyoruz. Kısacası, bir tek "Marduk" yok görünürde, ama öngörülen etkileri fazlasıyla hayatımızın içinde. Benim tahminim, 2009 civarında bu gök cisminin izlenebilir hale gelmesiydi, bu gerçekleşmedi. Nedenini bana sormayın, yörünge işlerine ben bakmıyorum :) Nedenlerden çok, sonuçların ve hayatı etkileyen koşulların önemli olduğuna inanırım. Bulduğum astronomik korelasyon doğru muydu, yanlış mıydı, bilemem; ama öngördüğüm etki ve sonuçların fazlasıyla doğrulandığı ortada.

Sonsuz:

En çok güldüğüm de senin ülkenin bir yerinde koloni oluşturduğun ve oraya müritlerinle birlikte yerleştiğine dair haberler. Tabii hani bir de Şirince mevzuu bu kadar popüler olmuşken ve senin de sesin pek çıkmazken medyaya çıkmaman nedeniyle söylentiler almış yürümüş. Ne dersin? Biz de yer var mı kurtarılacaklar arasında? J

Burak Eldem:

Bunlar işin nasıl cılkının çıktığının da tipik bir örneği :) Şirince'nin yerini haritada bile gösteremem, bilmiyorum çünkü. Yazar kazancıyla evler, arsalar alınabiliyor mu bilemem, alan varsa da, benim onlardan biri olmadığım açık :) İşin şakası bir yana, 8 yılda tamamladığım, üç kitaplık (yaklaşık 1700 sayfa) bir alternatif tarih incelemesinin içinden yalnızca "2012'de ne olacak?" kısmını cımbızlyıp çeken ve beni yalnızca bunun için programlara çağıran medyaya hiç saygı duymuyorum. Sınıflı toplumların doğuşunu, ataerkil dönüşümün yarattığı çirkin kırılma noktasını, inanç sistemlerinin kadını ve tüm "mülksüzleri" boyunduruk altında tutmaya hizmet etmesini, kapitalizmin içinden "küresel finans-kapital" gibi bir ucubenin çıkmasını ve bugünümüzü zehir etmesini tarihsel kökenleriyle birlikte sergileyen bir çalışma yapıyorsun, adam sadece "2012'de ne olacak" kısmıyla ilgileniyor. Güler misin ağlar mısın?

Sonsuz:

Önümüzde 21 Aralık 2012 günü ve sayısız spekülasyon var. Dün şöyle bir twit yollamışsın: “Evrende değişimler bir günde, bir gecede gerçekleşmez. On küsur yıldır olanlar oluyor zaten; "acaba şemsiye açılacak mı?" demenin alemi yok.” Aslında 21 Aralık’a bakışını çok net anlatıyor. Sorum şu: Yaşadığımız ve yaşayacağımız süreçte ne gibi değişimler bekleyebiliriz sence?

Burak Eldem:

Dediğim gibi, bu değişimler uzun zaman aralıklarına yayılır ve süreç içinde gerçekleşir. İklim değişimi oldukça kritik bir noktaya geldi; bunun bedeli, yağmur rejimlerinin bozulması, kuraklık, tarımda çöküş ki ABD başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde hızlanarak yaşanıyor zaten bu süreç. Teknolojin ne kadar güçlü olursa olsun, "ekmeğin" yoksa, bir hiçsin; çünkü yerleşik yaşamı ve uygarlığımızı tarıma borçluyuz. Kaynaklar, hızla artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılayamıyor; bu nedenle de "sıkıntı" büyüdükçe büyüyor. "Arap Baharı" denen dalgalanmayı, gıda fiyatlarındaki aşırı artış başlattı, unutmayalım. Açsan, mutlu değilsen, "özgür olmadığını" daha çok hissetmeye başlarsın ve bu sana iyice batmaya başlar. Bu kaotik sürecin daha da keskinleşmesini bekleyebiliriz yani.

Sonsuz:

21 Aralık’ta ne yapmayı planlıyorsun ya da bir planın var mı? Ayrıca insanları çok panikletiyorlar, yok ormanlara yakın oturun, yok su depolayın, yok şu yok bu gibilerinden. Bu kadar panikletmeye gerek var mı?  

Burak Eldem:

Sevgilimle baş başa oturup müzik dinlemeyi, şarap içmeyi, sohbet etmeyi düşünüyorum; 21 Aralık'la ilgili planım bu :) Herkese de bunu tavsiye ederim. Merak etmeyin, "kıyamet" falan kopmayacak. On yıldır kopmakta olan kıyameti fark etmediyseniz, bundan sonra da bir şey fark etmezsiniz :) Ha, tabii ayrıca ilgilenenlere, "Fraternis" ve "Kozmik Okyanus" adlı kitaplarımı okumalarını da öneririm elbette; 21 Aralık iyi bir başlangıç olabilir "Saklı Tarih"i öğrenmek ve anlamak için ;)


kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Etiketler

acı affetme Affetmek aile akıl Alglamada Anlatm Aramak ARINMA Aroma Astroloji Astrolojik Aynalar Bahar başkaları Bayram beden Beden dili Bedensiz BEREKET beyin Beyinde Beyni Beynin Beyniniz bilgi bilim bilimsel bilinci Bilincine bilinçaltı Bilmek birey Bitkisel bolluk BOLUK Burak cümle çekim dalga damla Davet Deerlerimizin degerli Deniz Depresyonun DERSLER Detoks Dikkat Dilek Disgrafi Disleksi düşünce Egoist egzersiz EGZERSZ ekmek eleştiri. öfke emsimizi enerji Enerjilerinin Epifiz Eruhunuzu evlilik evren fayda FAYDALANMAK FAYDALARI Felsefe fizik fiziksel Fregoli frekans garip GCJoseph Gcyle geçmiş Gelecek geliim gerçek GERDE gerilim Gidecek Gizemli gizli güven güzel harika Hasta hastalık Hastalklar Hayal Hayallerinizin hayat Hayata HAYIRLI Hikaye Hiperaktivite Hipnozu hissederim Holografik Hologram Hoşgörü hoşgörüsüzlük huzur huzurlu Illuminati ilâc ileti İletişim inanç insan insanlar Kabala Kadim kaos Karanlk kavga kelime Kelimeler Klasik korku Korkular KORUMA Korunma Kristaller kuantum Kuantum Fiziği kurallar Kyamet liste LKLERMZ madde Makbul MEKTUP Melek Merak Mevlana Mevlanann Mezar Mftolunun Moloküler mucize Mucizeleri MUTSUZ NAMASTE Nazar Nefret neşe Niyet ODAKLANMA Okuma Okyanus olacaksn olumlama olumlamas olumlu olumsuz para paralel Paranormal Patolojik Peeling Peinden pozitif POZTF Pratik PRATK PROGRAMLAMA Psikoloji psikolojik Quantum Düşünce Rahat RAHATSIZLIIMIZ refah Reformist Romantik ruh Ruhsal sağlık Sanat seniz sevgi sıkıntı sistem Sonsuz sorumsuzluk sorun sorunlar Stres Sufizm suyun şifa şükretme tabiat tedavi Tehlikeli teori Terapi tesadüf toplum Uymasn üzüntü zaman Zarar zeka zellikleri zenginlik zerine zihinsel