5 Mayıs 2012 Cumartesi

Illuminati Revisited: Bitmeyen Temcit Pilavı

Durup durup ısıtılan “Aydınlanma antipatisi”, bildik bir hayaleti sık sık gündem koridorlarına salma gayretkeşliğinden vazgeçmiyor bir türlü. Bu hayalet, 19. yüzyılın hemen başlarında Amerika’daki sağcı, dindar, muhafazakâr kesimin ideologlarınca üretilmeye başlanan basit, sığ ve demagojilerle dolu bir komplo teorisinin baş aktörü: İlluminati. Yani şu “dünyayı ellerine geçirmeye çalışan kötü ve güçlü adamlar” ile ilgili postmodern çağ masallarından söz ediyoruz.





Dincilerin, muhafazakârların, milliyetçilerin, gericilerin bu tür efsanelere rağbet etmesini biraz anlayabiliyor insan da, kendini demokrat, hatta “solcu” görenlerin İlluminati tezleri üretip durmaları tuhaf geliyor. Bu da Türkiye’nin “kafası karışık yarı aydını” ile ilgili bir sorun olsa gerek.
Bugün Twitter’da Ahmet Meriç Şenyüz’le sohbet ederken konu İlluminati’ye geldi yine. Ben de, 2006’da yayımlanan “Fraternis” adlı kitabımda, İlluminati’ye ayırdığım bölümlerden küçük alıntılar yaparak, karışık kafaların durulmasına bir miktar yardımcı olmaya çalışayım dedim. Üzerinden altı yıl geçen bu kitapta, tarihin kritik bir evresinde ortaya çıkan ve uygarlığın seyrini belirleyen bir kırılma noktasındaki “yanlışlığı” düzeltmeye çalışan, en az 3500 yıllık bir “kardeşlik geleneği”nden söz etmiştim.
Fraternis’te Illuminati’ye değinen bölümü buraya sığdırmam elbette mümkün değil. Ama hiç değilse “fikir verici” olabilecek birkaç parça alıntıyı aktarmaya çalışabilirim en azından. Eğer Pythagoras Kardeşliği’ni, Roma Cumhuriyetçileri’ni, Mythra Locaları’nı, Bogomil ve Cathar’ları, Tapınak Şövalyeleri’ni, Alumbrados’u, Masonluğu ve İlluminati’yi şu komplo teorilerinin dışında kalan bir bakışla tanımak isteyenler olursa, kitabın tamamını okurlar.
Alıntılara başlayalım o zaman:
“Amerikan devriminin önderleri Bağımsızlık Bildirgesi’ni imzalamadan birkaç ay önce, eski Kelt-Cermen geleneklerine göre yaz mevsiminin başlangıcını işaretleyen Beltane bayramının kutlandığı 1 Mayıs 1776 günü, Almanya’nın güneyindeki Bavyera eyaletinde bir hukuk profesörü, ‘yeni ve özgür bir dünya’ yaratma düşlerini amaç edinen, gizli bir ‘kardeşlik derneği’ kurduğunu, güvendiği dostları ve öğrencilerine duyuruyordu. Henüz daha Avrupa burjuvazilerinin ‘fazla ileri giden radikal devrim’ korkularını tatmadığı; Aydınlanma düşlerinin sıcak ve heyecan verici bulunduğu günler yaşanmaktaydı.
Ingolstadt Üniversitesi’nde Hukuk Profesörü olan Adam Weishaupt, bir Cizvit okulunda dinsel dogma bombardımanı altında yetişmiş olmasına karşın, ergenlik çağından itibaren Katolik inancından hızla soğumaya başlayan, Aydınlanma ilkelerinden fazlasıyla etkilenmiş, Rousseau hayranı bir bilim adamıydı. Büyük bir olasılıkla Mason düşüncesi ve idealleriyle çok erken yaşlarda tanışmış; örgütün kökenlerini derinlemesine incelemişti ama hiçbir zaman bir locaya üye olmadı. Onun aklında da toplumsal reform ve köklü bir dönüşüm fikri dolaşıp duruyordu; ne var ki, o sıralar Avrupa için ‘fazla ilerici’ bulunan Aydınlanma hedefleri ve burjuva devrimleri, Weishaupt için ‘yetersiz’ ve çözüm sağlamaktan uzaktı.
1776 Mayıs’ında kurduğu örgüte, ilkin Perfectibilis (Kusursuzlaşanlar) adını verdi, kısa bir süre sonra da İlluminati (Aydınlanmışlar) olarak değiştirdi. Aslına bakılırsa Weishaupt, kısa vadeli ciddi ve büyük hedefleri olan, bildiğimiz anlamda bir ‘gizli örgüt’ falan kurmamıştı. Daha çok, benzerlerine o dönemler Avrupa’nın birçok yerinde olduğu gibi Almanya’da da sık rastlanan, ‘okuma ve fikir tartışması’ gruplarından biriydi bu. Gizliliğinin nedeniyse son derece basitti: 1776 yılında Bavyera hâlâ ‘Katoliklerin kalesi’ydi ve bir üniversite profesörü ya da öğrencisi, egemen dogma dışındaki ‘sapkın’ fikirlerin tartışıldığı, eşitlik ve özgürlük düşlerinden söz edilen bir grup kurduğunu açıkça ilan ederse, okuldan atılmayı, hatta tatsız bir yargılanma sürecini göze almak durumundaydı.
Weishaupt bu nedenle Illuminati’den yalnızca çok iyi tanıdığı ve güvendiği birkaç insana söz etti ve uzunca bir süre, çok az yeni üyenin katılımıyla sürdürülen ‘kardeşliğin’ etkinlikleri, hep birlikte kitap okuma ve temel felsefi kavramlar üzerinde tartışmalar yapmakla sınırlı tutuldu. Ancak Weishaupt’un saygın ve güvenilir kişiliği, genç akademisyenler arasında grubun adının yavaş yavaş duyulmasını sağlıyor ve Ingolstadt’taki zeki, donanımlı ve açık fikirli aydınları Illuminati’ye doğru çekiyordu.” (Fraternis: Kayıp Kitaplar, Gizli Kardeşlik, s: 615)
Adam Weishaupt ve onunla birlikte bu küçük, mütevazı yapılanmanın içinde yer alanlar, resmi koğuşturmalara hedef olma endişesiyle, ellerinden geldiğince “kapalı” tutmaya çalıştılar örgütlenmeyi ve 2300 yıl önce Pythagoras’ın Kroton’da kurduğu “kardeşlik modeli”ni uygulamaya karar verdiler. Yalnızca çok güvenilen, sır tutmayı başarabileceği düşünülen yakın dostlar ve tanıdıklar kabul edilmeye başladı. Yapılacak en küçük bir hata, verilecek en basit bir açık, hepsinin başını çok ciddi derde sokabilirdi çünkü. Bu nedenle birbirlerini tarih ve mitolojiden aldıkları takma adlarla andılar, toplantılarını gözlerden uzak yerlerde, gizli olarak yaptılar.
“Weishaupt, toplumsal dönüşümle ilgili olarak Rousseau’nun ideallerini büyük oranda paylaşıyordu ama ondan çok daha radikal bir çizgiye sahipti: Din kurumları ve ruhban sınıfı bütünüyle ortadan kaldırılmadıkça, insan düşüncesi ve vicdanı gerçek anlamda özgürlüğe ulaşamayacak; monarşiler, hanedanlar ve ülkesel sınır kavramı tarihe gömülmedikçe evrensel barış ve kardeşlik asla sağlanamayacak; sosyal sınıflar ve bireysel servet farklılığı varlığını korudukça da, eşitlik ve adalet hiçbir zaman gerçekleşmeyecekti. Üzerine gidilmesi gereken idealin, Rousseau’nun da anımsattığı üzere, binyıllar önce zorunluluklar nedeniyle ilkel düzeyde var olan paylaşımcı ve eşit toplumsal yapıyı, bugünün dünyasında yeniden yaşama geçirmek olduğuna inanıyordu: Ülkelerin, sınırların, dinlerin ve bireysel servetin olmadığı, mutlak barış ve özgürlüğe dayanan bir kardeşçe paylaşım.” (Fraternis, s: 617)
Ancak İlluminati’nin Bavyera’daki aydınlar arasında ününün artması ve özellikle grubun içine Mason localarına üye sevilen isimlerin katılmasının ardından yaşanan parlama, görünüşe bakılırsa Weishaupt ve yoldaşlarını hem umutlandırdı, hem de fazlasıyla iyimser bir heyecana yöneltti. Amerikan Devrimi’nin başarıya ulaşması ve Bağımsızlık Bildirgesi’nin imzalanmasının yarattığı rüzgâr bütün Avrupa’da hızla esiyordu zaten. “İğdiş edilip bırakılmış” 1640 İngiliz Devrimi’nin kalıntıları üzerinden yeniden yükselmekte olduğu izlenimi veren bir devrimci uyanış, “dünyayı değiştirme” gücüne kavuşabilir miydi? Bu uyanışın içinde İlluminati etkin bir rol üstlenebilir miydi?
“Kısa bir süre sonra, Fransa’nın da için için kaynamaya başladığına dair haberler gelince, genç profesör umutlandı: Belki de sağlam bir örgütsel yapı ve iyi eğitilmiş, kararlı kadrolarla, Avrupa’yı baştan aşağı sarsacak büyük ve geniş çaplı bir devrim gerçekleştirilebilirdi. Ancak gizliliği korumak, artık iyice büyük önem taşıyordu. ‘Yalnızca liberal düşünce ve ilerlemenin dostları arasındaki gizli koalisyon, batıl inanç ve yanlışlığın güçlerini yenilgiye uğratabilirdi.’
Adam Weishaupt, amaçlarının ‘ne topraklar fethetmek, ne otoriteyi ele geçirmek ne de servet kazanmak’ olduğunu anlatıyordu müritlerine. Bundan çok daha zor olan bir şeyi gerçekleştirmek ve ‘bireyleri fethetmek’ durumundaydılar. Değişim ve dönüşümler, toplum içindeki ‘aydınlanmışların’ sayısı artmadan gerçekleşemezdi ve bu nedenle büyük ve iddialı planlar peşinde koşmak yerine, insanları bilgilendirip ikna ederek, Illuminati’nin ideallerini benimsemelerini sağlamaları gerekiyordu.” (Fraternis, s: 618)
Weishaupt, Fransa’daki devrim ateşinin de getirdiği olumlu düşüncelerle, “eşitlik, kardeşlik, özgürlük” ülküsünü uluslararası düzeyde yaşama geçirmek için belki de doğru zamanda oldukları kanısına vardı ve süreci hızlandırmak için Mason localarıyla daha yakın ilişkilerde bulundu, hatta Bavyera’daki bir locada inisiye olarak kardeşliğe katıldı. Gerçekten de İlluminati’nin ünü de, prestiji de Avrupa aydınları ve devrimcileri arasında hızla artmaktaydı.
“Üye sayısı 1778’de iki bini aşmış; Weishaupt yalnızca Almanya’daki localarla değil, Fransa’nın devrimci grupları ve Aydınlanma’nın önde gelen isimleriyle tanışmayı da başarmıştı. Bu arada Illuminati, aralarında yazar Christopher Nicolai, düşünür ve besteci Gottfried von Herder ve on sekizinci yüzyılın ünlü yazar ve düşünürü Johann Wolfgang von Goethe gibi önemli isimleri, üyeleri arasına katmıştı.” (Fraternis, s: 619)
Ancak bu popülerlik ve görece büyüme, kısa bir süre içinde iç disiplinin ciddi biçimde bozulmasına; aşırı kendine güven nedeniyle tedbirsizliklerin giderek artmasına yol açmaya başlıyordu. Diğer yandan, yeni üye seçimi konusunda seçicilik giderek azalmaya başlamış, “sayıca kalabalıklaşma ve güç edinme” hayalleri, İlluminati ideallerini geride bırakacak düzeyde örgüt içinde ağırlık kazanmıştı.
“1785’te Illuminati’nin sonunu getirecek gelişmeler zinciri de birbiri ardına yaşanmaya başladı: Örgütün etki alanında bulunan Mason localarından biri hakkında, Kilise aleyhinde propaganda yapma iddiasıyla başlatılan soruşturma, işin içinde başka locaların da olduğu anlaşılınca genişletildi ve kısa süre içinde bütün izlerin Illuminati’yi gösterdiği sonucuna varıldı. Haberler, Avrupa’nın dört yanında çabucak duyuldu: ‘Mason localarını etkisi altına alan gizli bir örgüt, tüm Avrupa hükümetlerini devirmeyi amaçlayan büyük bir komplo öncesinde yakalandı.’
Geniş çaplı polis operasyonları sonucunda örgüt kapatılmış, kimi üyeler tutuklanmış ve Adam Weishaupt, uzun süren, ayrıntılı bir soruşturmanın sonunda üniversiteden atılmıştı. İlkin Regensburg’a gidip orada kendisinin ve Illuminati’nin savunusunu içeren bir kitap yazdı; ardından Gottingen Üniversitesi’nde felsefe dersleri verdi 1830 yılında bu kentte öldü. Büyük umutlarla kurduğu örgütten geriye tek bir iz bile kalmamıştı öldüğünde.
Mütevazı başlangıcından, dramatik finaline dek, Illuminati’nin bütün serüveni topu topu dokuz yıla yayılıyor. Bunun ilk üç yılı, örgütün büyük oranda ‘yerel’ bir ezoterik cemaat havası vermekten ileri gidemediği, kuruluş ve gelişme dönemi. Ancak 1782’de ciddiye alınabilecek bir yaygınlık ve güce ulaşmayı başaran ‘aydınlanmışlar topluluğu’nun parlak dönemi de üç yılı aşmıyor. Buna karşın, savunduğu radikal görüşler ve belirlediği ideal, hem Avrupa’da hem de Yeni Dünya’da, on sekizinci yüzyıl sonlarında şaşırtıcı büyüklükte bir sansasyon yarattı. ‘Devrim yapmak’ bir yana, Ingolstadt’taki kadrolarını bile koruyamayacak kadar küçük bir cemaat, bunca gürültü koparmayı nasıl başarmıştı?
Bunun yanıtı, Aydınlanma ve devrim rüzgârıyla kendini iyice köşeye sıkışmış hisseden Katolik Kilisesi, aristokratlar ve muhafazakâr burjuvazinin, Illuminati’nin deşifre edilmesini bir tür ‘karşı propaganda’ fırsatı olarak görmesinde saklı. Avrupa’nın her yanında dönüşüm ve değişim rüzgârları esip, kitleler devrim fikrine sempatiyle yaklaşırken, ‘Aslında devrim ve yenilikten söz edenlerin çok kötü niyetleri olduğu’ tezi, sözünü ettiğimiz gericiler ittifakınca, Illuminati’yi emsal göstererek savunulacaktı. Bütün tasarlanan ve amaçlananın, ‘dini yok etmek, hükümetleri devirmek ve seçkin bir azınlığın despotik diktatörlüğünü kurmaktan ibaret olduğu’ savları, daha Weishaupt’un tutuklanmasıyla birlikte yüksek sesle yinelenmeye başladı. Ortada ‘büyük bir komplo’ vardı ve bu kötü insanlar, herkesi yoksulluğa mahkûm edecek, baskı ve şiddete dayalı, dinsiz bir dünya devleti kurmak istiyorlardı!
Illuminati 1785’te tümüyle dağıtılıp yok edildi ama 1793-94’te Fransız Devrimi’nin ‘terör günleri’ Batı dünyasında dehşetle izlenirken, parmaklar ‘İşte!’ diyerek havaya kalktı bir kez daha, ‘Illuminati hâlâ yaşıyor ve Fransa’da olan bitenlerde onun parmağı var!’ Başta Fransız Devrimi’ne büyük bir ilgi ve sempatiyle bakan Amerikan burjuvazisi, korkuya kapılmaya başladı: ‘Ya bizde de böyle şeyler olmaya başlarsa?’ ” (Fraternis, s: 620-621)
Kısacası, İlluminati 236 yıl önce Bavyera’da kurulan ve kısa bir süre Avrupalı entelektüeller arasında etkili olduktan sonra 1785’te tarih sahnesinden silinen bir “idealistler kulübü”ydü. Ne bir “seçkinler diktatörlüğü” peşindeydiler, ne de “dünyayı tek merkezden yönetecek bir güçlüler kulübü kurmak.” Tam tersine, ülkelerin ve sınırların olmadığı; mülkiyet ve sınıfsal üstünlüklerin ortadan kaldırıldığı; din başta olmak üzere tüm dogmalardan bütünüyle arındırılmış; kadın ve erkeğin yan yana eşit şartlarda özgür olduğu bir ütopya peşindeki, naif bir aydınlar grubuydu İlluminati. Dönemin koşulları altında daha fazla ayakta kalıp yaşaması mümkün değildi ve ipleri 1800’lerden sonra bütünüyle ele alan burjuvazi tarafından “demir yumrukla” ezilip yok edildi.
Hikâye bu kadar. Ama Batı’nın sağcı, dinci, muhafazakâr ideologları ve onların kontrolündeki basın yayın organları, gizemli bir görüntüyle sarmaladıkları “İllüminati masalları”nı çocukları korkutmak için kullanılan bir “öcü imgesi” gibi sıcak tutmayı başardı. Bilinmeyen, görünmeyen, korkutucu, tehlikeli bir “büyük düşman”. Oysa o dünyayı avuçları içinde tutan gerçek kan emiciler, giderek palazlanan burjuvazilerin sırtlarında yükselen finans-kapital ucubesinin enternasyonal birliğinden başka bir şey değil. Gerçek düşmanı yanlış yerlerde aramak hem gereksiz kafa karışıklığı ve zaman kaybı, hem de o gerçekten naif ve idealist İlluminati’cilerin kemiklerini sızlatmaktan başka bir şeye yaramayan, postmodern bir saçmalık.
Kaynak: “Fraternis: Kayıp Kitaplar, Gizli Kardeşlik”, Burak Eldem, İnkılap Kitabevi, İstanbul 2006.
kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Etiketler

acı affetme Affetmek aile akıl Alglamada Anlatm Aramak ARINMA Aroma Astroloji Astrolojik Aynalar Bahar başkaları Bayram beden Beden dili Bedensiz BEREKET beyin Beyinde Beyni Beynin Beyniniz bilgi bilim bilimsel bilinci Bilincine bilinçaltı Bilmek birey Bitkisel bolluk BOLUK Burak cümle çekim dalga damla Davet Deerlerimizin degerli Deniz Depresyonun DERSLER Detoks Dikkat Dilek Disgrafi Disleksi düşünce Egoist egzersiz EGZERSZ ekmek eleştiri. öfke emsimizi enerji Enerjilerinin Epifiz Eruhunuzu evlilik evren fayda FAYDALANMAK FAYDALARI Felsefe fizik fiziksel Fregoli frekans garip GCJoseph Gcyle geçmiş Gelecek geliim gerçek GERDE gerilim Gidecek Gizemli gizli güven güzel harika Hasta hastalık Hastalklar Hayal Hayallerinizin hayat Hayata HAYIRLI Hikaye Hiperaktivite Hipnozu hissederim Holografik Hologram Hoşgörü hoşgörüsüzlük huzur huzurlu Illuminati ilâc ileti İletişim inanç insan insanlar Kabala Kadim kaos Karanlk kavga kelime Kelimeler Klasik korku Korkular KORUMA Korunma Kristaller kuantum Kuantum Fiziği kurallar Kyamet liste LKLERMZ madde Makbul MEKTUP Melek Merak Mevlana Mevlanann Mezar Mftolunun Moloküler mucize Mucizeleri MUTSUZ NAMASTE Nazar Nefret neşe Niyet ODAKLANMA Okuma Okyanus olacaksn olumlama olumlamas olumlu olumsuz para paralel Paranormal Patolojik Peeling Peinden pozitif POZTF Pratik PRATK PROGRAMLAMA Psikoloji psikolojik Quantum Düşünce Rahat RAHATSIZLIIMIZ refah Reformist Romantik ruh Ruhsal sağlık Sanat seniz sevgi sıkıntı sistem Sonsuz sorumsuzluk sorun sorunlar Stres Sufizm suyun şifa şükretme tabiat tedavi Tehlikeli teori Terapi tesadüf toplum Uymasn üzüntü zaman Zarar zeka zellikleri zenginlik zerine zihinsel